0.2

213 11 5
                                    

     Sonunda Chloe'nin beklediği gün gelmişti...
Yılbaşı günüydü... Odasında elbisesiyle uğraşıyordu. Sonunda giymeyi başarmıştı. Hemen çorabını da geçirdi, eyelinerını ve maşasını aldı. Yılbaşı yılın en sevdiği zamanıydı ve güzel geçmesi için elinden geleni yapıyordu. Kısacık saçlarını kıvırtıp, çok düzgün bir eyeliner çekmeyi başarmıştı. Takılarını ve ayakkabılarını giydikten sonra arkadaşına ve ablasına gösterdi. Onayını aldıktan sonra son rötuşları yaptı ve içeri geçti. Kocaman çamağacı ve ağaçtan daha çok yer kaplayan hediyelere mutlulukla baktı. 'Bunlara gerek yoktu biliyorsun koca adam.' diye geçirdi içinden göğe bakarak...
.
.
.
   Karınlar bir güzel doymuştu hatta kusucak kadar, bahisler atılıp tombalalar, tabular oynanmıştı, şimdiyse sırada geri sayım ve ardından hediye açma faslı vardı. Bu da yılbaşının en güzel kısmı değilmiydi zaten? Televizyondan geri sayımı açıp terasa koşuşturdular. Tabi ellerinde konfetiler falan... Son 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, vee karşınızda yepyeni bir yıl. Kucaklaştılar falan... Chloe ise hediyelere depar atmayı bekliyordu. Hadi hediyelere diyince ilk arkadaşı ve Chloe ordaydı. Sırayla hediyelerinin verilmesini bekliyorlardı. Ablasına her yıl fil temalı birşey almak artık gelenek haline geldiği için ona filli bir bileklik charmı almıştı. Kendine geşecek hediyelerin bazılarından da haberdardı. Ve beklenen kutuya ablası eline verdi Kendi boyu kadar ama çok kalın olmayan bi kutuydu. Açtığında içinde haftalardır yalvardğı çilekli bir elbise vardı. Sonra başka bir kutuda ilk gördüğü andan beri düştüğü vanslar. Önemli hediyelerden biri de bir Funko pop kutusuydu. Hani şu türkiyede servete mal olan koleksiyonluk figürler. İşte onun Pennywise uyarlamasıydı! Mutluluktan halay çekti, başka hediyeleri açtı falan filan...
.
.
.
   Karnını tutarak kendini yatağa bıraktı. 'Çikolata şelalesinin altına ağzını sokarsan sonra niye karnım ağrıyo diye söylenirsin Chloe!' diye kendine söylendi.  Telefonundan saate baktı. 5'e geliyordu. Bu kadar yemek yemek karnını yorsa da, enerjisini arttırmıştı. Bu yüzden uyumak yerine o kalın kitabı eline aldı. Kaçıncı kez okuduğunu takmadan sayfaları açtı...

'İşte ordaydı, Witcham sokağı'nın sol tarafında gemisini kovalıyordu. Oğlan hızlı koşuyordu. Ama su daha hızlı akıyor ve gemiyi önden sürüklüyordu.'

Burayı okurken artık dayanamdı ve kendini uykunun tatlı kollarına bıraktı... Sabah kaltığında herşeyin değişeceğini bilmeden...

Helooo!
Diğer kitabımı güncellemiyorum çünkü hiç okunmuyo ama belki atsbilirim. Neyse gece böyle bir ilham geldi ve yazayım dedim. Bu aralar biraz takıntılıyımda o yüzden😀
size keyifli okumalar ( bu arada kitaplarımı hep evrenler arası yolculuk hakkında yazdığı fark ettim inşallah bigün başarabiltim)
NEYSEEE OYLAMAYI UNUTMAYIN!
❤️❤️❤️

Dear Stephen King...[Reddie]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin