"Buradan gidilir acılar kentine, buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya, buradan gidilir yitmiş insanlar arasına. Benden önce her şey sonsuzdu; sonsuza dek süreceğim ben de. İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu."
Bugünlük son satırlarımı da okuduktan sonra kulağımdaki kulaklığı çıkarttım. Aynı anda hem müzik dinleyip hem kitap okumak belki normalde sıkabilirdi ya da yorabilirdi ama ben de tam tersi etki yaratıyordu. İnanılmaz bir rahatlık hissediyordum her seferinde.
Hafifçe kollarımı havaya doğru gerdirerek esnemeye başladım. Uzun süredir bu sandalyede oturmuş masamın üzerinde yığınla duran kitapların arasından Dante'nin İlahi Komedya'sını seçmiş okuyordum. Evde olup bitenlerden şu anlık haberim yoktu. Hiçbir ses gelmiyordu ama belki de Polina okuldan eve dönmüş olabilirdi.
Aynı okuldaydık. Rusya'da St. Petersburg devlet üniversitesinde okuyorduk. O konservatuar bense Uluslararası İlişkiler bölümündeydim. Liseden beri aynı okuldaydık. Ve bu zamana kadar en yakınım o olmuştu.
Annemle babam boşandığında on dört yaşındaydım. Boşanmalarına karşı fazla bir tepki vermemiştim. Bu her ne kadar ebeveynlerimi şaşırtan bir durum olsa da iki anlaşamayan insanın birbirlerinin hayatlarında yer işgal etmeleri dünyadaki en mantıksız şeylerden birisi olabilirdi benim için. O yüzden bu olay beni derinden sarsan bir hadise olmamıştı. Mantıklı hareket etmeyi küçük yaşlarda öğrenmek zorunda kalmıştım. Liseyi Türkiye'de değil Rusya'da babamın yanında devam etmeyi kafama koymuştum. Öyle de yaptım. Türkiye'de yaşamayı seviyordum ama oradaki hayatın beni zorlamaya başladığını hissettim. Geçmişimi sevmiyordum evet ama artık ondan kaçmayı bırakmıştım. Çünkü ondan saklanmadığım zaman aslında ellerini yakamdan çekebilmişti.
Salona doğru dingin bir şekilde yürümeye başladım. Hava her zamanki kış günlerindeki gibi erkenden kararıyordu. Dışarısı eksi on iki derece olmasına rağmen evin içi sıcacıktı. Salonun penceresine yaklaştım ve dışarıyı seyretmeye başladım. Dışarısı kardan bir cennet gibiydi. Yılbaşı süsleriyle donanmıştı her yer. Kafamı sağa çevirip Polina ile birlikte süslediğimiz yılbaşı ağacına baktım. Sonrasında bakışlarımı saate yönelttim. Saat 16.15
Polina'nın dersi çoktan bitmiş olmalıydı. Normalde yılbaşı günü tatil olurdu her yer. Ama yeni yılın ilk ayında büyük bir konservatuar şöleni vardı Polina'yı bekleyen. Tiyatroda başroldeydi. Çok sıkı çalışma gerektiğinden hocaları bugüne de prova koymak zorunda kalmışlardı. Ama hala eve adımını atmamıştı.
Küçüklükten kalan saçma sapan huylarımdan birisi de evde tek olmama karşın evin her köşesini kontrol ederdim. Sanki bunu yapmadığım zaman evde benden başka birileri varmış gibi hissediyordum. Ya da kapıların kilitli olduğunu bildiğim halde zihnim bunu kabullenmekte zorlandığından dolayı en az beş defa kontrol ederdim. Böyle takıntılı tavırlar küçüklükten beri yakamı bırakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRICTOM
Mystery / Thriller"Ruhlar var ateşlerin arasında, her biri yakalanmış kendisini yakacak olana." -DANTE