Arkadaşlar burayı okuyun önemli
Genellikle bölüm sonrasında açıklama yazıyorum oraları es geçmeyin. Kafanızın karışmamasını istiyorsanız okuyun. Daha önceki bölümlerde de açıklama vardı eğer okumadıysanız geri dönün ve bölüm sonlarına tekrar bir göz atın .Bu arada bölümlerdeki olaylar hızlı ilerlemek zorunda kusura bakmayın. Birkaç bölüm sonrasında eski tempoya geri döneceğim.
İyi okumalar.
-Medya İriana ve Adam-
Günümüz
Odanın içinde bir saattir sağa, sola volta atıp duruyordum.
Ellerimi saçlarımın arasından geçirip sakinleşmeye çalıştım. Onu kaybetmedin İriana. Şimdi Elena seni arayacak ve yerini bulduğunu söyleyecek. Sakin ol.
Kendimi koltuğa atıp telefonuma bir kez daha baktım. Ne mesaj atan vardı ne arayan! Elena normalde en fazla bir saate insanların yerini tespit edebilen biriydi. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.
Onu baştan sona bir kez daha düşünmeye başladım. Adam. İsmi, kalbimde yuvarlanan bir top gibi yaralarımı deşip, açıyor yerine hayal kırıklıkları ve acı bırakıyordu. Gerçekten onu iki sene boyunca unuttuğumu mu düşünmüştüm? Hala yüzünün her bir milimi aklımda kazılı haldeydi. Onu unutmak imkansızdı. O, benim hayatımın tam merkezinde yer alıyordu, ne yaparsam yapayım ondan kurtulamazdım. Ondan kurtulmak, kendime acı çektirmekle eş değerdi. Mazoşist değildim.
Telefonumun melodisi kulaklarımı doldurduğunda yerimden fırladım ve sehpadaki telefonuma ulaştım. Elena arıyordu. Aramasını yanıtlayıp telefonu kulağıma götürdüm.
“Alo, Elena? Bir şeyler öğrenebildin mi? Sen öğrenirsin, lütfen evet de.” Tırnaklarımı kemirmeye başladım.
“Pek bir şey öğrenemedim. Sadece bir kafede garson olarak çalıştığını duydum. Adrian’ı arıyorum fakat aramalarıma cevap vermiyor. Zengin züppesi işte.”
Hayal kırıklığıyla mutfağa yöneldim. “Lütfen Elena olayı daha çok karıştır. Yalvarırım.” Dediğimde pufladığını duydum. “İriana sen çok mu kolay sanıyorsun? İki saattir önüme gelen kişiye soruyorum.”
“Evde bekliyorum. Birazdan işe gideceğim.”
“Beş dakikaya ordayım.”
Telefonumu kapattıktan sonra tezgaha bıraktım ve buzdolabına yöneldim. Kendime meyve salatası yapacaktım. Dolaptan gerekli malzemeleri çıkardıktan sonra yıkadım ve doğramaya başladım.
Meyveleri doğrarken aklıma Adam takıldı. O meyve salatalarına bayılırdı. Bir keresinde bütün meyve salatasını ben yediğim için bana iki gün boyunca küsmüştü. Onunla barışmak için çok çabalamıştım. Ayakkabısını bile sildiğimi hatırlıyordum.
Hayat neden böyle? Neden istemediğimiz insanı bir anda karşımıza çıkarıyor? Hem de unutmaya çalışırken?
Gözlerim yanıyordu. Onun tekrar bulmuşken yine kaybedemezdim. Her şey olurdu ama bu olmazdı. İki senemi onsuz çektiysem buna değmeliydi. Ağlayacağımı anladığımda bıçağı bırakıp tezgaha yaslandım.
Onunla yaşadığımız her an gözümün önünde canlanıyordu. Tanrım ,onu çok özlüyordum. Her şeyden çok ,herkesten çok. Ama o yoktu. Belki de hiç olmamıştı. Gerçekten o benim için tam olarak neydi, kimdi?
Daha fazla gözyaşlarımı tutmadım. Annemi de çok özlüyordum. Belki yanımda olsaydı böyle bir durumda olmazdım. Bu kadar aciz olmazdım. Tamam savaşçı bir kızdım ama benim de sınırlarım vardı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blame
Romance“Hala kontrol sende mi?” diye sordu başı saçlarımın arasında, sağ eli bacaklarımda gezinirken. Tırnaklarımı sırtına batırıp başımla onayladım. Elbette ki bendeydi. Kontrolümü kaybetmemiştim, sadece bana karşı oynadığı oyuna ayak uyduruyordum. İçimde...