"Siz çıkın odaya ben lavoboya gidip geleceğim." Tam tamına bir hafta olmuştu buraya geleli. Soobin ve Hueningkai ile çok yakın olmuştuk yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez olmuştu.
"Tamam." İkiside onaylayıp odaya çıktığında bende lavoboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp aynada kendime baktım, zayıflamıştım.
Lavobodan çıkıp uzun koridorlarda yürümeye başladım. Diğer koridora girdim ki önümden mor sweatli bir çocuk yürümeye başladı. Kim mi? Tabiki Yeonjun. Onu görmemle heycandan çarpan kalbimi sakinleştirmek için elimi kalbime koydum. Tam iki adım arkasındaydım ve bu feci şekilde heycanlanmamı sağlıyordu.
Yürümeye devam ederken koridorun sonuna gelmiş o sağdaki ben de soldaki koridora devam ettim. Arkamı dönüp gidişini izlerken üstünden kolyesinin düştüğünü fark etmiştim. O odasına girdiğinde hızlıca kolyesini alıp bende odama geçtim.
"Nerelerdeydin? Noldu?" Kapıyı kapatıp yaslandım ve elimi kalbime koyup derince bir nefes alıp gülümsedim.
"Hiiiç." İkili gözlerini kısıp bana baktığında 'ne var' dercesine kafamı salladım.
"Bişey olmuş anlat işte aramızda gizli saklı mı var?" Kai hızlı ve sinirli konuştuğunda ellerimi teslim olurmuşcasına yukarıya kaldırdım.
"Tamam. Amaaaa kızmak yok." Cevap beklercesine baktığımda ikiside ciddi bir şekilde bakıyordu.
"Olayına göre. Hadi anlat." Soobin'in dediğiyle biraz ürksemde anlattım.
"Imm. Odaya gelirken koridorda tam önümde Yeonjun yürümüş olabilir, son koridorda kolyesini düşürmüş olabilir, bende kolyesini almış olabilirim." Gülümseyip kolyeyi salladığımda ikili yerlerinden kalkıp kolyeyi incelemeye başladılar.
"Sen gerizekalı mısın oğlum? Bu çocuk deli diyoruz! Zır deli! Sen gidip onun kolyesini alıyorsun! Ayrıca duyduğum kadarıyla Yeonjun o kolyeyi bir kere bile çıkarmamış! Şimdi sıçtın yani!" Hueningkai nefes nefese konuştuğunda beklentiyle Soobin'e baktım. Omuz silkip yatağına geri oturdu.
"Haklı." Elimdeki kolyeye bakıp yatağıma oturdum.
"Nerden biliyorsunuz deli olduğunu? Bunlar bir dedikodudan ibaret değil mi? Siz mi vardınız yanında ailesini öldürürken ya da ne bileyim birilerini döverken? Kim bilir belkide bunların hepsi bir dedikodudur sadece?? İnsanları tanımadan yargılayamazsınız." İkiside kafasını eğip onaylamışlardı.
"Gözünüzle görmediğiniz ve kulağınızla duymadığınız şeylere inanmayın lütfen. Hem ben biliyorum o sessiz çocuğun içinde çok kırılgan, üzgün, yorgun ve sevgi dolu birinin yattığını. Görüyorum çünkü ailesiz yaşamak nedir biliyorum." O incinmişti..ailem öldürülmemişti ama hiçbir zaman tam olarak bir aile olamamıştık, babam çoğu zaman annemi küçümsemiş ve onu kendine layık görmemişti.
Abim ve bende sevgisiz büyümüştük. Annem bizi babamla aralarındaki bir engel olarak görmüştü hep. Asla saçımızı okşayıp sevmedi bizi. Arkadaşlarımı anneleriyle vakit geçirdiğinde kıskanmıştım her zaman. Ama ben yine de annemi çok sevmiştim. Annemdi sonuçta. Bizi sevmesede, evladı olarak görmesede o bizim annemizdi.
Düşüncelerimi bölen şey Kai'ın bana sarılmasıydı, o ana kadar ağladığımı fark etmemiştim. "Sen de mi aileni kaybettin?" Soobin'in sorusunu kafamla reddettim.
"Bir ailemiz vardı. Huzursuz ve sevgisiz de olsa aileydik. Babam hiçbir zaman annemi kendine layık görmedi. Onu hep küçümsedi, annem de tam tersi onu çok seviyordu ve..ve abimle beni babamla arasındaki engel olarak görürdü her zaman. Yine de babam bizi seviyordu, ama annem bize hep nefret beslemişti. Ben küçükken boşanmışlardı ve üç yıl önce babamın başka bir kadınla birlikte olduğunu duyduğunda intihar etti. Babamda şuan başka bir kadınla evli ve yurtdışında yaşıyor. Geriye de abimle ben kaldık işte." Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildiğimde ikiside yanıma gelmiş, Kai sağıma Soobin'de soluma oturup bana sarılmıştı.
"Üzülme yanında biz varız." Kai'ın dediğine tebessüm ettim.
"Teşekkür ederim." İkiside gülümseyip bana baktığında bende geri gülümsemiştim.
"Ay yeter bu duygusallık." Gülümseyerek ayağa kalktığımda ikili boş boş bana bakıyordu.
"Vakit öldürmeliyiz! Hadi bişeyler oynayalım!" Heycanla ellerimi çırptığımda göz devirmişlerdi.
"Ne oynamayı düşünüyorsun Beom?" Soobin'in yanına gittim ve kolumu omzuna attım sonrada derince bir nefes aldım.
"D C'ye ne dersiniz?" Kai yüzünü buruşturduğunda dil çıkardım.
"Olur oynayalım." Soobin onayladığında altımıza minder alıp yere oturduk o sırada Hueiningkai boş bir şişe getirmişti.
"İlk ben çevireceğim." Soobin'le ikimiz onayladığımızda şişeyi çevirdi. Soobin Kai'a soruyordu.
"D'mi C'mi Kai?" Biraz düşündükten sonra cevap vermişti.
"D" cevabıyla düşünen Soobin çok geçmeden sorusunu sormuştu.
"Daha önce biriyle yattın mı?" Soobin'in sorusuyla gözlerimiz fal taşı gibi açılmıştı.
"A-anlamadım?" Kai şok olmuş biçimde konuştuğunda bende hınzırca gülümsemiştim.
"Anlamayacak bişey yok Kai! Daha önce biriyle yattın mı diyorum?? Hem aramızda gizli saklı bişey yok değil mi?" Soobin piç smile attığında bende Kai'ın vereceği cevabı bekliyordum.
"Hayır." Başını eğip utandığında kolumu omzuna atıp saçlarını karıştırdım.
"Masum bebek bendensin." Gülmeye başladığımda ikiside bana katılıp gülmeye başladılar.
"Neyse çeviriyorum." Şişe durduğunda sonuca baktık. Soobin bana soruyordu.
"Şanslı pislik! Yine o soruyo!" Kai isyan edercesine bağırdığında Soobin kafasına bir tane şaplak geçirmişti.
"D'mi C'mi Beom??" C dersem Allah bilir ne yaptırırdı, o yüzden en mantıklısı D demekti.
"D" Cevabımla memnun olduğunu belirten bir gülüş sunmuş ve sorusunu sormuştu.
"Neden Yeonjun'a bu kadar ilgilisin?" Gelen soruyla afallamıştım. Böyle bir soru beklemediğim belliydi.
"Çünküü benziyoruz, hemde içimdeki his sürekli beni Yeonjun'a itiyor, bunu hâlâ anlamış değilim. Dediğim gibi içimde ona karşı değişik bir merak ve ilgi var." İkiside sırıttığında anlamayan bir bakış attım.
"Sen bildiğin hoşlanıyorsun olum bu çocuktan!" Kai ellerini çırparak konuştuğunda göz devirdim.
"Saçmalamayın bu sadece ilgi ve merak." Bu sefer ikisi göz devirmişti.
Cidden ondan hoşlanıyor muydum? Ben daha önce hiç birinden hoşlanmamıştım, bu duygulardan uzak büyümüştüm. Eğer bu hoşlanmaksa, ben Yeonjun'dan deli gibi hoşlanıyordum.
☆
Güzel gidiyor mu? Cidden düz yazıyı çok beceremiyorum😝

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad-YeonGyu
Fanfiction"Şu morlu kim?" "Hey hey ona bulaşmasan iyi edersin, o fena deli! Ailesini kendi elleriyle öldürmüş."