"Choi Beomgyu?!" Odaya giren görevliyle hızlıca ayağa kalktım.
"Benim." Kadın bana bakarak konuştu.
"Görüşün var gel benimle." Kadın odadan çıktığında hızlıca peşinden gitmiştim. Ya Hyunjin ya da abim gelmiştir, zaten başka da gelecek kimse yoktu.
Geldiğimizde tam kapıdan girecektim ki kadın beni durdurdu.
"İki saat sonra profesörle seansın var." Biraz şaşırmıştım, tam ağzımı açacakken kadın beni kapıdan içeriye sokmuştu.
Profesör bildiğim kadarıyla herkese seans vermiyordu. Ya torpil ya da özel bir hastalık olmalıydı. Birinci seçenek olamayacağına göre kesinlikle ikinci seçenekti.
Düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Görüş yerine geldiğimizde hızlıca etrafa göz gezdirdim ve masada tek başına oturan abimi gördüm. Yavaş adımlarla karşısına oturdum.
"Beom?? Nasılsın?" Endişeyle gözlerime baktığında sadece gözlerinin içine bakabilmiştim. Bir türlü ona olan kızgınlığım gitmiyordu.
"İyi." Kısa bir cevap verip başka yerlere bakınmaya başladım.
"Hâlâ bana kızgınsın değil mi?" Başını eğip ellerimi tutmuştu.
"Bana kızma lütfen seni iyi olman için gönderdim buraya. İyiliğin için. Sen benim kardeşimsin neden kötülüğünü istiyeyim ki? Bizim birbirimizden başka kimsemiz yokki Beom. İyileştiğinde yine beraber olacağız inan bana." O ağlamaya başladığında bende ağlamaya başlamıştım. İkimizde ayağa kalkıp sarıldık.
"Her hafta görüşe geleceğim tamam mı? Sen iyi olmana bak." Saçlarımı öpüp geri sarıldığında görevli kadın ayırmıştı bizi.
"Vaktiniz doldu." Kadını onaylayıp abime el salladım ve odama çıktım.
"Hey kimle görüştün?? Abin mi?" Hueningkai'ın sorusunu kafamla onayladım.
"Nasıl geçti iyi misin?" Soobin omzumu sıvazlayarak sorduğunda kısaca kafamı salladım.
"İyiyim. Ona da kızamıyorum ki. Rüyalarımı psikolojik bir hastalık sanıyor. He bu arada iki saat sonra da profesörle seansım varmış." İkisi de şaşkınca baktı, sonra Kai bir anda bağırarak konuşmaya başladı.
"HEY HEY PROFESÖR HER ÖNÜNE GELENE RANDEVU VERMİYOR. YA TORPİLLİSİN YA DA HASTALIĞIN ÖZE-!" bir anda duraksadı ve tekrar bağırmaya başladı, yüzümü buruşturdum. Cidden yunus gibi sesi vardı!
"Bİ DAKİKA YA BEN SENİN NEDEN BURADA OLDUĞUNU BİLMİYORUM!" Kafamıza anca dank etmişti hastalıklarımızı sormak.
"Bende bilmiyorum." Birbirimize öylece bakıyorduk.
"E bende sizinkileri bilmiyorum." Ellerimle ikisini yatağa oturttum ve anlatmaya başladım.
"Ben rüyalarımda geleceğe dair şeyler görüyorum altı yedi aydır. Son haftalarda sıklaşınca abime anlattım o da beni buraya gönderdi." İkisi gözlerini sonuna kadar açarak bana bakmıştı.
"Hey bende rüyamda geçmişi görüyorum! Bazen tarihi savaşlar, ya da tarihi değiştiren olayların içinde buluveriyorum kenidimi rüyalarımda. Bazen de tanıdığım insanların geçmişindeki şeyleri görüyorum. Anlam veremiyordum, sonra tedavi için araştırmalar yaptım ve en sonunda burayı buldum. Ve üç aydır burdayım." Kai'ın dediğiyle ağzım açık kalmıştı.
"Nasıl yani bildiğin geçmişi tüm gerçeğiyle mi görüyorsun??" Kafasıyla onayladığında ağzım hâlâ açıktı.
"Sen Soobin?" Hafifçe yutkundu ve konuşmaya başladı.
"Bende o gün kiminle birlikteysem onun rüyasında oluyorum." Tamam bu en iyisiydi galiba.
"Nasıl yani??" Kai anlamamış bakışlar attığında Soobin gülerek anlatmaya başladı.
"Mesela senin geçende Taehyun'u gördüğün rüyada bende vardım, seninle beraber gördüm. Cidden ne biçim fantezilerin var senin??" Soobin kahkaha atmaya başladığında 'ne oluyor' bakışı attım ikiliye.
"İnanamıyorum." Kai domatese döndüğünde bişey bilmediğim için eğlenceden mahrum kalmıştım.
"Soobin ne rüyası bana da anlat!!" Dudaklarımı büzüp konuştuğumda Soobin ise dudaklarını bastırdı. Tam ağzını açacakken Kai eliyle ağzını kapadı.
"Hayır Soobin! Sakın!" Soobin kafasını salladığında elinden ağzını çekmişti.
"Bu gerizekalı rüyasında Taehyun'un üstüne çıkmış kırbaçlıyodu çocuğu!" Kahkahayı bastığımda Soobin ve ben gülüyorduk Hueiningkai ise eliyle yüzünü kapatıp Soobin'e sövüyordu.
"Kesin sesinizi yoksa sizide kırbaçlarım!" Kai odadan çıktığında bizde kahkaha atmaya devam ettik.
"Neyse gel gönlünü alalım." Beraber Hueningkai'ın peşinden çıkmıştık. İlk olarak bahçeye bakacaktık çünkü ne zaman yalnız kalmak istese bahçeye iniyordu.
Bahçeye indiğimizde etrafımıza baktık. Görünürde yoktu.
"Sen sola bak ben sağ tarafa bakayım." Soobin'in dediğiyle bahçedeki iki tarafa ayrılmıştık. Güneş batıyordu ve dolayısıyla havada soğuyordu.
Kollarımı birbirine sararak dolaşmaya devam ettim ama burda kimse yoktu. Boş bir bank gördüğümde hızlı adımlarla oturdum.
Kolumdaki saate baktım, 16.46 profesörle görüşmeme bir saatim daha vardı. Cidden merak ediyordum. Benimle ne için bu kadar hızlı bir görüşme yapmak isterdi ki? Düşünmeye devam ederken yanıma biri oturmuştu.
Hızlıca yan tarafıma baktığımda yine farklı bir mor sweatiyle Yeonjun'u görmüştüm. Bir dakika YEONJUN!?!??! Bir anda içimi bir heycan kaplamıştı. Merhaba diyeceğim sırada avucunu açarak bana uzattı.
"N-ne?" Lanet olsun heycandan kekelemiştim!
Kendime içimden saydırırken tekrar Yeonjun'a baktım. Ne yüzünde ne vücudunda gram oynama yoktu. Robot muydu bu çocuk??Elini açıp kapamıştı. Cidden ne dediğini anlamıyordum.
"Anlamıyorum??" Dediğimde 'gerizekalı mısın' der gibi göz devirmişti. Ben ise gülmekten kendimi alıkoyamıyordum.
"Kolyemi ver." O an için zaman durmuştu sanki. O ince ve naif sesini duyduğumda kalbim maraton koşusuna çıkmıştı çoktan.
"S-sen nerden-?" Sözümü bitermeden kesmişti.
"Gördüm seni alırken şimdi kolyemi ver." Cidden kendimi hissetmiyordum. Rüyadaymışım gibiydim, ve hiç uyanmak istemiyordum.
"Yanımda değil. Odamda." Kafasını sallamıştı. Sonra ayağa kalktı ve bileğimden tutarak yürümeye başladı. Bende arkasından büyülenmiş gibi bakmakla meşguldüm.
Resmen bileğimden tutuyordu ve yürüyorduk. Tanrım bu ne güzel rüya böyle nolursun hiç uyanmayayım.
Odanın kapısının önüne geldiğimizde transtan çıkmış gibi kendime geldim ve kapıyı açtım. Beraber içeriye girdiğimizde Soobin ve Kai donmuş bizi izliyordu. Onlara yandan bir sırıtış attım ve dolabımdaki kolyesini aldım.
"Al." Kolyeyi eline bıraktığımda arkasını dönmüş ve odadan çıkıyordu.
"Rica ederim!" Arkasından bağırdığımda sadece kısacıkta olsa sırıtmasını görmüştüm. Kapı kapandığında da ikili beni sorguya çekmişti.
"NELER DÖNÜYOR BURDA?!?!"
♤
Ehehe beğenmişsinizdir umarım❤
Bu arada medya üf yani💞💞💞💞

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad-YeonGyu
Fiksi Penggemar"Şu morlu kim?" "Hey hey ona bulaşmasan iyi edersin, o fena deli! Ailesini kendi elleriyle öldürmüş."