Kızçeler bölüm sonunda bir açıklamam var bir göz atın size zahmet 😘
Bu arada nasılsınız ayol? Ben de nolsun işte bir hocaya sövüyorum. Bazı öğretmenlerin gerçekten hakkını ödeyemezsiniz ama bazıları da atar yapmak için öğretmen olmuş yani kısacası öğretmen olmuş ama insan olamamış. Oh döktüm içimi iyi okumalar...
4.bölüm
Sen İstanbul'sun diyordu şarkı, bazen bir kaldırım taşı, bazen bir sokak çalgısı yani sen İstanbul'sun diyordu.
İstanbul, Türkiye'nin belki de hem en kalabalık hem de en yalnız olmayı başarabilen tek şehri...
Hani etrafımızdaki kalabalığa rağmen bazen aşırı yalnız hissederdik ya... Etrafımızda bir sürü insan olurdu ama biz yine de yalnız olurduk tıpkı İstanbul gibi...
Kalabalık ama yalnız ve anlaşılamaz...
Ne zaman yağmaya başladığını bile anlamadığım yağmur tüm sokakları kısa bir süre içerisinde boşalttığında kendimle baş başa kalmıştım. Kulağımda kulaklık takılıyken kesinlikle hangi şarkının çaldığını bilmiyordum bildiğim tek şey hangi nedenden aktığını bilmediğim göz yaşlarım yine firar etmişti. Belki terk edilişimeydi bu göz yaşları belki de onu tanıyamamış olmamaydı ama onun için akıyordu işte...
Sahi? Değiyor muydu Kemal dur durak bilmeyen onca göz yaşıma? Yoksa haksızlık mı ediyordum kendime? Sevmiş miydi beni gerçekten de? Yoksa berbat bir oyun muydu her şey?
Önümde duran siyah ayakkabıların hemen ardından kulaklığımın teki kulağımdan yavaşca çekildiğinde ben de aynı yavaşlıkla başımı kaldırdım.
Yağmurun ıslattığı kıvırcık saçları alnına dökülmüş, kirli sakallı ve siyah gözleri beni inceleyen 25-26 yaşlarındaki kişi kulaklığımın tekini de elinde tutuyordu.Kulaklığımın tekini Avucumun içine bıraktıktan sonra yanıma oturmasıyla şarkıyı durdurup kulaklığı kulağımdan çıkardım.
"Hangi şarkı?" dediğinde omuz silktim.
"Bilmem, dinlemeyi bırakalı uzun zaman, oldu." çünkü şarkılara olan inancımı bile yitirdim...
"Kardelenin hikayesini biliyor musun?" dediğinde öylece boş salıncakları izleyen bakışlarım ona döndü. Kimdi? Neden şu anda benim yanımdaydı?
"Hayır, bilmem gerekiyor mu?" diye sorduğumda hiç tereddütsüz hikayeyi anlatmaya başladı.
"Yıllar evvel birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bunlardan erkek olan, sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki; baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Buna dayanamayan erkek çiçek baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha fazla görmeyi hayal etmiş .Yine bahar gelmiş, bütün çiçekler toprağı yedi renge boyamışlar. Erkek çiçek kışın kurduğu hayallerini anlatmış. Dişi çiçek sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş, bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği, kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler. Bahar bitmiş, yaz geçmiş, kış gelmiş." derin bir nefes aldıktan sonra yüzümü inceledi. Bencildi Kardelen, fazlasıyla bencildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Kokulu Frezya
ChickLit💫💫💫 "Limon kokulun sana kurban olsun ben adam" "Asıl ben limon kokuluma kurban olayım be kadın" 💫💫💫 Yine her zamanki gibi samimi ve sıcacık olsak, biraz daha kuralları çiğnesek her zamanki gibi? Kelimeleri nasıl istiyorsak öyle yazmak mesela...