LKF - 13.bölüm

365 36 54
                                    

17 ocak 2021 pazar iki saat sonra saat 00:00 ' da RENGARENK HAYALLER geliyor!

Hadi bölümeee....

13.bölüm

Önümde ateşi gözlerime yansıyan şömine, kulaklarımda şöminenin hışırtılı sesi ve üzerimde oldukça kalın bir battaniye...

Huzurlu bir ortam için hiç bir eksik yokken ben neden şöminenin çıkardığı hışırtılarda huzuru bulmak varken o ateşin beni yakmasına izin veriyordum?

Ege ile kelimenin tam anlamıyla sarmaş dolaş uyuduğum günün üzerinden yaklaşık iki hafta gibi bir süre geçmişken Ege beni ailesinin evinden kendi evine getirmişti.

Bu ev huzurlu bir ortam için her şeye sahipken ben öylece şömineye dalıp gidiyordum, tıpkı son bir kaç akşamdır olduğu gibi...

Ege yoktu, neredeydi bilmiyordum ama yoktu işte, ben kendimle baş başa kalmıştım.

Kendisini sevmeyen bir insan için kendisiyle baş başa kalmanın ne demek olduğunu siz bilir misiniz?

Gözümü her kapattığımda aklıma doluşan saçma sapan şeylerle nasıl savaş verdiğimi siz bilir misiniz?

Kemal, Elif, Zeynep, babam... Hepsinin her seferinde beni ölümden beter edişi, annemin babam bana onca hakaret edip kemiklerimi kırmak istercesine dövdüğünde çıtını çıkaramaması ve Funda'nın yüzündeki o iğrenç sırıtış...

Ben Doğukan'a bile kırgındım, öfkeliydim. O gün için hayatımdaki herkesi suçluyordum ve kendimi bunu yapmaktan alamıyordum. Sahi? O gün Ege o parka gelmese ne olacaktı?

" Belki de ölürdüm" diye mırıldandım kendime itiraf etmek istercesine, bu fikir artık bana ürkütücü gelmiyordu. Ben artık ölümden korkmuyordum, ya da onu umursamıyordum.

" Yine uzaklara dalınmış, gözler dolmuş ve aklımıza saçma sapan fikirler gelmeye başlamış. Sanırım seni bir daha evde yalnız bırakmamalıyım."

Ege'nin sesi dudaklarımda ufak bir tebessüm canlanmasına sebep olurken başımı omzuma yatırıp ona döndüm.

Anlamazca " Saçma sapan fikirler mi?" diye sorguladığımda memnuniyetsizce başını salladı.

Sesini inceltip" Belki de ölürdüm " diye taklit ettiğinde gülümsedim.

Şebek bir sesle " Ben varken nereye gidiyorsun kızım izin verir miyim? " dediğinde yüzüm düştü.

" E ama yine yüzün düştü. "

" Ben de senin dediğin şeyi düşünüyordum zaten, sen olmasaydın gerçekten ölürdüm belki de "

" Nihal" bana Nihal demesini seviyordum, ismim dudaklarına fazla yakışıyordu.

" Efendim?"

" Eğer böyle konuşmaya devam edersen gerçekten gider o adamın kırılmadık kemiğini bırakmam" biliyordum, yapardı.

Adeta yürek yemişti, gözü karaydı ve hiç bir şeyden korkmuyordu. Bunun sebebi gerçekten zenginliği miydi?

Limon Kokulu FrezyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin