Güzel bir gün... Güzel mi? Hadi ama soğuk bir gün ve dersteyiz. Selim hoca anlatımları eğlenceli ve güzel oluyor. Okan hocanın anlattıklarını pek anlamazdım. Daha doğrusu sıkıcı gelirdi, ama Selim hoca öyle değil. Arada değişik sorular sorar, bilgi hazinemizi geliştirir. Şimdi ise yine güzel bir soru daha.
-"Arkadaşlar, böbrek taşlarının nasıl çıkarılacağını ilk defa kim bulmuştur?"
-"Hocam.."
-"Hocam.. Halef bin Abbas ez-Zehravi'dir."
Bu kızda kim? Nasıl olurda benimle aynı anda söylemeye kalkar! Üzgünüm cevabı sana bırakacak değilim. Yada üzgün falan değilim.
-"Hocam künyesi ise Ebû'l-Kasım'dır."
Bu neydi şimdi? Ben zaten cevaplamıştım.
-"Evet doğrudur. Tebrikler gençler bana sizin gibiler gerek."
-"Hocam. UMUDA İZ BIRAKANLAR kitabından hayatını okudum. Bir çok cerrahi alanda ilkleri gerçekleştirmiş."
Ben yalnızca sorular üzerinden cevaplarını araştırmıştım. Bu kız ise hayatını okumuş.
Sinsi hocanın gözüne girmeye mi çalışıyorsun, yoksa benim dikkatimi mi çekmeye çalışıyorsun? Benim içinse kusura bakma güzelim arkamı sana hiç dönemem.
-"Âh evet bende okuyacaktım. Hatırlatmakta iyi yaptın EyvAllah Hümeyra."
-"Hatta hocam "
-"Öyledir. Arkadaşlar öyle değerli bilim alanlarında ilkler yapan Müslüman bilim adamları var ki. Hiç düşündünüz mü şuan yaptığımız operasyonları onların buluşu olduğunu? Ve çok şanslı olduğumuzu.
Bence, bana soracak olursanız araştırın derim."
Selim hocanın bu sözlerinin ardından kıza baktım. Ve herkesin ona baktığını fark ettim. Başından aşağıya siyah örtü örtmüş. Bir de galiba çok şişman, yaşlı teyzeler gibi bol giyinmiş. Hocaya bakarken haffiten gülüyordu.
Bir dakika ya genelde böyle kızlar başları dik, gözleri yerde olması gerekmez miydi? Hii yoksa. Yoksa bu kız hocanın gözüne girmek için mi yapıyor bunları. Yoksa benim olan birincilikte mi gözü var. Seni çıban.
Heyy Abdullah olarak bu işe el atmalıyım. Bir dakika kız, sınıfça ona baktığımızı fark edince yerine oturup, suratını dışardaki soğuk duvar gibi yaptı. Evet aynen bu tabir çok yakıştı. Sanırsın eline keleş alıp hepimizi tarayacak. Iğğ önüne dön Abdullah işin olmaz senin bunun gibiler ile.
Uzun bir ders daha bitti. Sonra ver elini Faruk ile karşı dürümcüde dürüm yemeye.
-"Çok güzel beee."
-"Yavaş ye boğazında kalacak. Sonra gelde acil müdahale için öğlen yemeğin yarım kalsın."
-"Sanane be.. Sen o çok değerli yemeğini ye."
-"Yerim tabii. Sana mı bırakacağım bu güzel dürümü!"
-"Usta bana oradan iki acılı daha ver."
-"Yuh!! Faruk abartma."
-"Sa..ğan...e."
-"Çok ayıp ağzında nimet varken konuşma."
Burası çok güzel dürüm yapar. Haftada en az üç kere geliyoruz. Ee bekar ve öğrenciyiz ne yapalım. Bir de şu Faruk her defasında ilk kez yiyormuş gibi saldırıp, dört yarım bitiriyor.
-"Bitmedi daha?"
-"Hayır. Ne oldu ki?"
-"Seninle konuşacaktım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL DOKTORU
Teen FictionMerhaba ben Abdullah. Gönüllü doktor Abdullah. Hani şu anda faaliyet gösteren sınırsız doktorlar veya yeryüzü doktorları varya işte ondan. Kimi iyi bir meslek edinmek için, kimi para kazanmak için, kimi iyi bir gelecek için, kimi ailesindeki veya...