Başlama tarihi:
-
"Bas şu lanet olası tuşlara!" Annemin sesi evin içinde yankılanırken gözlerimi süzdüm
küçümsercesine.Üzerindeki takımı ve başının iki yanına yerleştirdiği elleriyle rahatlamak istediği, günün yorgunluğunu üzerinden atmak istediği belliydi.
"Basmayacağım."
Annem, yeşil gözlerini gözlerime çevirirken tehditkar bir bakışı yüzüne konuk etmişti. Kırklarının ortalarında olmasına rağmen hiç eskimeyen güzel yüzü, gerilirken elmacık kemikleri daha da belirginleşmişti.
"Sözlerimi dinlemezsen sonun yine İngiltere olacak Menal Zeren."
Gülümsedim.
"Bir şeylerden korkup geri adım atmamayı küçük yaşımdan beri bana öğreten sensin, Mine Zeren."Sesim titrememişti bile, yanan küçük Menal'den izleri kendi ellerimle silmiştim. Çamaşır suyu kokuyordu içim, ovaladıkça kanatmıştım benliğimi yine de gücümü kaybetmeden ayağa kalkmıştım.
Annem, yavaş adımlarla bana yaklaşırken uzun ince topukları evin içinde yankı bulup tüylerimi ürpertiyordu.
Topuklu ayakkabıdan nefret ederdim, sesi her zaman beni ürkütürdü. Yine de korktuğumu belli etmemek adına gözlerine bakmayı sürdürdüm.
Korkup kaçan beş yaşındaki Menal yoktu karşısında, her düşürdüğü sefer biraz daha güçlenerek ayaklanmıştım. Toprağın soğuğu tenime işlemişti bir kere. Gücümü, ona olan sevgimden alıyordum.
Beyaz piyanonun tuşları ışıldadı sanki. Tehlikeden korumak ister gibiydi beni. Müzik hep öyle değil miydi zaten? Gelecek tehlikeleri bertaraf ederdi.
Annem, oturduğum piyanonun koltuğunun tepesinde dikildi. Uzun bir kadındı, sarsılmaz duruşu uzun boyundan geliyordu belki de. Ölümün bile korkutamadığı bir kadındı Mine Zeren. Dünya üzerindeki en acımasız kadındı belki ama kendini ezdirmezdi kimseye. Kan kussa kızılcık şerbeti içtim derdi. Ruhundaki yaraları, soğukluğuyla sarardı belki de bilemiyordum.
Bildiğim tek şey korktuğunu hiç görmediğimdi, ne babam öldüğünde ne de evimiz biz içerideyken yakıldığında.
Soğuk eli başımın üzerine yerleşti.
"Çal şu piyanoyu Zeren." Soyismimle hitap ederdi bana, askeri bir eğitimde gibiydim.
Sevgi, her düştüğümde dizimdeki yarıklara bastığı tuzdu; şefkat, hasta hasta dövüş eğitimleri.
Onu umursamadan gözlerine baktım.
Kural 1: Emirler sorgusuz sualsiz yerine getirilecek.
Kural 2: Kurallar, geçersizdir.
"İstemiyorum."
"Sorduğumu hatırlamıyorum."
"Güzel, ben de kölen olduğumu hatırlamıyorum zaten."
Sekiz yaşımda bu evden ağlayarak savrulduğum İngiltere yolunda kaybolan itaatim yerini nefretimle ördüğüm kırgınlığa bırakmıştı.
Boyalı sarı saçlarını elleriyle geriye ittirdi. Her zaman maşayla şekil verip hacimli bir görüntü kazandırırdı. Hiçbir zaman bakımsız olmazdı annem, perişan bir halde geçirdiği gecelerin her sabahı daha güçlü uyanmıştı.
Kazanması gereken bir savaşımız olduğunu söylerdi sürekli.
Öyleydi de zaten, intikamın soğukluğuyla büyümüştüm senelerce. Babamın intikamının...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGININ MELODRAMI
Teen FictionSiyah bir piyano, soğuktan yanan tenimde hissettiğim karıncalanmayla koşuyorum piyanoya. Ruhumu dağlıyor notalar, canım yanıyor diye çığlık atıyorlar. "Dokun," diyor birisi. "Dokunursan, geçecek. Dokunursan, bitecek." İki yana salladığım başım san...