Gözlerimi aralarken başıma saplanan ağrıyı görmezden gelmeye çalışıyordum, yatakta dönüp bulunduğum durumu kavramaya çalışırken evde olmadığımı anlamamla beraber yavaşça hareket ettim. Eğer yanımda biri varsa kendimi korumaya almam gerekiyordu.
Gözlerimi tekrar kapatıp uyuklar gibi yaparken sırt üstü dönüp gözümü araladım ve karanlıkla karşılaştım.
Bayılmadan önce yaşadıklarım zihnimde pimi çekilmiş bir bomba gibi patlarken alev rengi gözleri hatırlamamla beraber aklıma gelen Eflin korkusuyla ayağa fırladım. Yatağın kenarındaki siyah botlarımı ayağıma geçirip elimi sütyenimin içine attım çakımı almak amacıyla.
Metalin sertliğini hissetmeyi beklerken elime değen kağıtla beraber irkildim.
Çakım yoktu.
Yerini bir sır gibi sakladığım çakımı biri biliyordu ve onu almıştı.
Hışımla kağıdı çıkartırken öfkemi dizginlemeye çalışıyordum.
Siyah ve ikiye katlanmış olan kağıdı sol elimin işaret ve orta parmağında tutarak inceledim.
Not kağıdına benziyordu ancak başka bir şey de olabilme ihtimali olduğundan dolayı hemen yatağa bırakıp fazla yakın durmamaya özen göstererek kağıdı açtım.
Beyaz kalemle yazılmış eğik ve düzgün yazıyla bakışıyordum.
Karanlık olduğu için fazla göremiyordum yalnızca pencereden gelen dolunay ışığı aydınlatıyordu odayı.
Etrafa göz gezdirip bir ışık ararken yatağın iki yanına konumlanmış olan komodinlerin üstündeki gece lambalarından bana yakın olanı açtım.
Fazla bir şeyi ellemek istemiyordum ancak olanlardan sonra beni kaçırtan kişinin annem olduğunu ve kaçırıldığım yerin de akademi olduğunu düşünüyordum ve belki biraz olsun buna güvenerek temkinimi azaltmıştım.
Kağıdı elime alarak turuncu ışığa doğru tuttum.
Odadan çık, sağ taraftaki merdivenden aşağı in ve seni merdivenin bitiminde bekleyen sarışın çocukla beraber götürdüğü yere git. Bir saçmalık yapmaya kalkarsan cezası olur.
Kağıtta yazanları sindirmek için üç kez okuyup sinirle buruşturdum.
Bir padişah ya da sultandan mektup almış olmalıydım bu kadar emrivakinin tek açıklaması buydu çünkü.
Sinirle odadan çıkarken oda numarama bakmaya gerek bile duymamıştım bu lanet olası yerden kurtulacaktım. Beni manipüle ederek hiçbir şey elde edemeyeceklerdi.
Eğitimimde bile bana öğretilen ilk şey bu olmuştu.
Kimse benim istemediğim bir şeyi bana yaptıramaz.
Altın sarısı ve bordo renklerinin hakim olduğu koridor tablolar dışında boştu. Tüm odaların kapıları kapalı, sakinleri sessizdi.
Bir suikastçi akademisine göre fazla sessiz hem de...
Botlarımın kalın topukları koridorda tok bir ses bırakırken nihayet sağ tarafta gördüğüm merdivenle beraber aşağıdan veya yukarıdan gelen sesleri duymaya başlamıştım.
Herkes aşağıdaydı anlaşılan.
Planımı kafamda son kez gözden geçirip dudağımın kenarıyla sırıttım.
Ben Menal Zeren, manipülasyon ustası kontrol manyağı Mine Zeren'in kızıyım.
Yaşamımda kontrol etmek diye bir şey olmadı, her şey benim yerime planlanmıştı.
Ama atladıkları bir şey vardı. Bunca sene manipüle edilmeyi ben seçmiştim, annemin kararlarına güvenmiş benim
için en iyisini istediğini düşünmüştüm. Bunun böyle olmadığını sebepsiz yere İngiltere yollarında ağlarken gözyaşlarımı silen minik parmaklarımda görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGININ MELODRAMI
Novela JuvenilSiyah bir piyano, soğuktan yanan tenimde hissettiğim karıncalanmayla koşuyorum piyanoya. Ruhumu dağlıyor notalar, canım yanıyor diye çığlık atıyorlar. "Dokun," diyor birisi. "Dokunursan, geçecek. Dokunursan, bitecek." İki yana salladığım başım san...