Yukarıdaki müziği açıp öyle okuyalım..
'Ölümün bize yakın olmasından çok korkuyorum Uzay.'
"Aydınlığı içinde taşımaya bak. Işte o zaman karanlıkta bile yolunu bulabilirsin." W.Blake
Mehir gece boyu gördüğü kâbuslar yüzünden çok yorgun ve halsizdi. Yataktan çıkmak istemiyor, battaniyesinin altında uyumak istiyordu. Bu halsizliği başta eskiye mi dönüyorum diye düşündürsede çok üzerinde durmadı ve zor da olsa kendini toparlamaya çalıştı. Üzerini giyip odasından çıktığında kimse yoktu, anlaşılan herkes çıkmıştı. Sert bir kahve yapıp bahçeye çıktığında hissettiği soğuk hava karın habercisiydi sanki. Üşümesine rağmen içeriye girmedi, dakikalarca öyle durdu, düşündü.. Düşüncelere dalmışken telefonu çalmaya başladı; Uzay arıyordu. Derin bir nefes alıp telefonu açtı.
-"Günaydın sevgilim!"
-"Günaydın canım."
-"Uyandırdım mı yoksa?!" Uzay mahçup olmuş bir şekilde konuştuğunda Mehir gülerek cevap verdi.
-"Hayır, kahvemi içiyorum bile."
-"Harikasın! Gamze'ye ne zaman geçeceksin?" Uzay'ın sorusu ile ufak bir çığlık attı.
-"Doğru! Gamze! Ben onu unuttum! Hemen çıkmaluyım!" Mehir koşar adımlarla fincanını mutfağa bıraktı ve odasına çıkıp montuyla çantasını aldı.
-" Leylâ seni! Hadi geç kalma. Ben babam ve dedemle olacağım sevgilim haberin olsun." Uzay'ın cümlesi ile Mehir duraksadı.
-"Bir sorun mu var?"
-"Hayır. Bir iki işimiz var onu halledeceğiz."
-"Tamam sevgilim. Dikkat et kendine çok selam söyle benden. Seni seviyorum." Mehir'in selamı ile Uzay tuhaf hissetmişti, aklına dedesinin dün geceki tavrı gelmişti..
Mehir kapıyı açtığı anda karşısında kuryeyi gördü. Ufak bir çığlık attığında Uzay korkuyla ne olduğunu soruyordu. Mehir sakinleşerek durumu anlattı.
-"Buyrun?!"
-"Mehir Akan?"
-"Benim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN GÜNAHI
Teen FictionHiç, sebepsiz yere, ansızın kalbinizin sıkıştığı oluyor mu? Güneş'in altında karanlık üzerinize çullanıyor mu? Ruhumun sancısı, geçmişin gerçeklerinin karanlığını hissetmeye başladığı ân perde açılmış, sahnedeki ilk gösteri başlamıştı. Sonsuz yeş...