"Hiçbir sır sonsuza kadar saklanmazdı. Elbet üzerini örttükleri kara toprakta filizlenirdi."
(YAZARIN ANLATIMINDAN)
Gece, tüm karanlığını, kayıpları, bilinmezlikleri örtmek ister gibi sergilerken Uzay, bir hışımla çıktığı odasından sola dönüp Savaş Akan'ın çalışma odasına girdi.
Dışardaki korumalar şüphelenmesin diye odanın ışığı yakmayıp perdeyi açtı. Bahçedeki ışıklar odayı yeteri kadar aydınlattığında onu avucuna alacak herhangi bir gerçeğin peşine düştü. İlk önce masaya yöneldiğinde üzerindeki bardağı gözüne kestirdi.
Bardağa dokunmayıp masayı kurcalamaya başladığında kayda değer hiçbir şey bulamamıştı. Arkasındaki büyük kitaplığa yöneldiğinde kitapları teker teker kaldırıp içlerine, altlarına baktı. Kapının yanındaki üçlü kitaplığa yöneldiğinde en üst raftaki kitapları almaya başladı. Kitapların birinin arasından bir kağıt parçasını düştüğünde önce kitaba baktı.
Kâğıt parçasının düştüğü sayfanın arasına işaret parmağını koyup yere düşen kağıt parçasına eğildi. Eğildiğinde bir fotoğraf olduğunu gördü. Fotoğrafı dikkatle incelemeye başladığında oldukça eski bir fotoğraf olduğu çok belliydi. Yıpranmış ve rengisolan fotoğrafta iki tane delikanlı elleri önlerinde bir şekilde duruyordu. Fotoğrafı arka cebine koyduktan sonra parmağını koyduğu sayfayı açtı, altı çizili olan satırları okumaya başladı.
"Her birimiz cenneti de cehennemi de içimizde taşıyoruz."
Uzay kitabı yerine koyduğunda diğer kitapları da kontrol etti. Kitaplardan başka bir şey çıkmadığında nefes nefese kalmıştı. Sinirli bir şekilde tekrar masaya yöneldiğinde dikkatini az önce kontrol ettiği kitaplığın eğriliği dikkatini çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN GÜNAHI
Fiksi RemajaHiç, sebepsiz yere, ansızın kalbinizin sıkıştığı oluyor mu? Güneş'in altında karanlık üzerinize çullanıyor mu? Ruhumun sancısı, geçmişin gerçeklerinin karanlığını hissetmeye başladığı ân perde açılmış, sahnedeki ilk gösteri başlamıştı. Sonsuz yeş...