40.BÖLÜM: Yalan Kapanı.

82 51 36
                                    

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim♡ Başlıyoruz.

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim♡ Başlıyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Mehir'in Anlatımından)

Acı çekiyordum.. Canım, kurşun yarasından, kaza anında karnıma saplanan demir parçasından daha çok acıyordu. İşte şimdi daha iyi anlıyordum, kalp yaram hiçbir fiziksel acıma benzemiyordu.
Omuzlarımda aşkımızın bana olan ağır kırgınlığı, toprağın altına canlı canlı gömülmüş gibi hissediyordum. Vücudum aldığım nefesi reddediyordu. Aklım, ruhum, kalbim her bir hücrem ardımda yarasıyla ve yokluğum ile çaresiz bıraktığım Uzay'daydı..

Aşktaydı..

Bana ait olmayan evin odasındaki yatağın ucunda tam 23 dakikadır oturuyordum. Gözlerim karşımda dokuz küçük kare şeklinde mavi ve yeşilin yoğunlukta olduğu tablolarda takılı kalmıştı. Zihnimdeki düşüncelerin çığlıkları şiddetli birçok ağrıyı doğuruyordu. Merdivenlerde birbirini takip eden farklı ayak sesleri, yabancı dil cümleler hepsi birer baş ağrısına sebepti. Gözlerim kurumuş gibi hissediyordum, saatler süren gözyaşlarının başlattığı yangın onu doğuran gözyaşlarını kurutmuştu. Bulunduğum odaya yaklaşan adım seslerini umursamıyordum, sona eren adımlar kapıya tıkladığında gözlerimi tablolardan ayırmıyordum. Cevabımı beklemeden açılan kapıdan benden bir cümle duymadan söyleyeceği şeyi söyleyip gitmesini istiyordum.

"Uzay.." dedi hayatımı mahveden o ses. Gözlerim, ismin ait olduğu bedeni görecekmişim umuduyla sese döndüğünde cehennem mavileri ile karşılaştım.
"Tam 60 saat sonra özgürlüğüne kavuşacak."

Gözleri, sesi, beden hareketleri benden bir tepki bekliyordu. Ayağa kalktığımda ona karşı bir davranış sergilememi beklemişti, biliyorum. Ama ona istediğini vermeyecektim.

Adımlarım beni kapının karşısında duran önünde tekli koltuk bulunan büyük cama yönlendirdi.

"Bu böyle sürmeyecek biliyorsun değil mi? Elbet benimle konuşacaksın."

Gerçekten onunla normal bir yaşam süreceğimi düşünüyordu.

"Yemek on beş dakikaya hazır olacak." Odandan çıkarken kurduğu son cümlesiyle ilgilenmeden dışarıyı izlemeye devam ettim.

Cama çarpan yağmur damlaları gökyüzünü ele geçiren gri bulutlar gibi yumuşaktı. Günlerdir peşimi bırakmayan mide bulantım tekrar tetiklemişti kendini. Karnımda hissettiğim ağrı ile odaya ait olan banyoya gitmem altı saniyemi almıştı. Dakikalar içinde yüzümü yıkayıp tekrar camın önüne geçmiştim. Açlıktan olduğuna emin olduğum mide bulantımı unutmam uzun sürmemişti. "Uzay.." Dudaklarım, saatlerdir hasret kaldığı ismi döktüğünde gözyaşlarımda ona eşlik etmeye karar vermişti. Arkamda kocaman, toparlanması imkansız bir enkaz bırakmıştım. Ruhumun sancılı çığlıkları gözyaşlarıma ekleniyordu. Soğuk bir karanlıkta çaresiz kalakalmıştım.

RUHUMUN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin