Mutlu Bir Anı

1K 72 18
                                    

Fronnie Mondstard'ın dağlık ormanlarında ilerliyordu etrafı izleyerek. Diluc'un isteği üzerine Wolfhook aramaya çıkmıştı. Wolfhook aramak onun için her zaman zordu. Bitkilerin yetiştiği yerleri her zaman unuturdu o yüzden bir yerde onları kendi kendine yetiştirmeyi bile düşünmüştü. Bazı dertlerini düşünerek yürürken farkında olmadan Stormterror Lair'e gelmişti bile. Yüksek uçurumdan biraz aşağıyı inceledi. Belaya bulaşmak istemezdi hiç. O yüzden hiç oraya gitmemişti. Gözleri büyük kulenin anemo duvarlarında gezinirken arka tarafındaki anemo rüzgarlarını gördü. Fronnie ,Dürbününü çıkardı çantasından ve dürbünle oraya yaklaştırdı. Bir çocuk okla hilicurl'ları öldürüyordu. Yere çömelip onu izledi uzun uzun. En az Tartaglia kadar güzel hamleler yapıyordu. Kanatlarla havalanıp yerçekimi ile düşmanlarına saldırıyordu. Onu etkilemişti gerçekten.
Fronnie uzun uzun Venti'yi izlerken Venti izlendiğini hissetti. Hemen o tarafa baktı ve uçurumun üstünde oturmuş, dürbünü parıldayan kişiye baktı. Küçük bir kağıt çıkarıp bir taşla üzerine yazı yazdı. Okuna bağlayıp yayını gerdi ve Fronnie'yi nişan aldı.
Fronnie bir an gerildi. Hemen dürbününü indirip uçurumun kenarında uzandı nişan almaması için. Ayağı kalkmadan süründü geriye doğru, bayağı korkmuştu ve tüyleri diken dikendi. Venti buna güldü ve sonuna kadar gerdiği yayını bıraktı. Ok süratle havada ilerledi ve Fronnie'nin dibine düştü. Korkudan sıçrarken oka baktı Fronnie. Büyülü ok yere saplanınca kayboldu ve oka bağlanmış kağıt parçası süzülerek  yere düştü. Elleri titrerken kağıdı yerden alıp okudu. Üzerinde "Neden beni izliyorsunuz?" Yazıyordu güzel bir el yazısıyla. Hatta yanına gülücük çizmişti. Fronnie bunu tahmin etmemişti. Hemen uçurumun kenarına tekrar yürüyüp çocuğa baktı. Çok iyi göremiyordu bu mesafeden ama çocuk ona el sallıyordu. Fronnie gülümsedi ve yayını aldı. Kağıdı ters çevirip hızlıca "Neden gelip öğrenmiyorsun nedenini?" Diye yazdı üzerine. O da okuna bağlayıp çocuğun dibine attı oku. Birkaç saniye sonra çocuk mektubu okuyup cebine koydu. Çocuğun etrafında büyük bir fırtına oluşurken gökyüzüne kadar yükseldi. Geniş kanatları havada süzülürken uçuruma yönlendirdi kendini. İki saç örgüsü de havada uçuşuyordu pelerini gibi. Fronnie o yaklaşırken onu daha çok iyi görmeye başlıyordu. O çocuk Diluc'un tavernasında olan çocuktu. Yüzünü net görmeye başlayınca gözlerini kırpıştırdı. Nefesi kesildi onun güzelliğiyle. Yüzüne vuran güneş ışığı onu bir melek gibi gösteriyordu. Elleri titrerken geriye süründü ona bakarak. Venti ona daha çok yaklaşırken gülümsüyordu. Kalbi küt küt atarken bu kalbini ısıtan anıyı aklına kazıdı. Daha önce bunu kaç defa yaşamıştı hayatında?
Venti uçurumun yanına geldiğinde yavaşça yere indi ve kanatlarını kapadı. Gülümseyerek Fronnie'ye baktı. Yüzü kıpkırmızıydı ve Venti bunu tuhaf buldu. "Neden böylesiniz yabancı hanım?" Venti yerdeki üstü başı çimenle kaplı Fronnie'ye elini uzattı. Fronnie konuşamadı bir an. Onun elini de tutmasında tereddüt etmiş gibi oldu. Aslında onun karşısında hareket edemiyordu sadece. Birkaç saniye sonra kendine geldi ve Venti'nin elini tutup kalkabildi.. Venti'den biraz daha uzun olduğunu fark etti doğrulunca. Fronnie gülümsedi. "Ş-Şey seni savaşırken izliyordum."
Venti gülümsedi. "Savaşırken demek... O kadar ilgi çekici miydi?"
Fronnie başıyla onayladı. "Evet uzun zamandır iyi yetenekler görmemiştim. Anemo kullanıcılarına çok rastlanmaz açıkçası."
Venti kıkırdadı. "Öyle mi? Adım Venti, seninki nedir?"
"Adım Fronnie, aslında seni Diluc'un mekanında görmüştüm."
Venti örgüsüyle oynadı. "Eh... Görmüştün demek. Üzgünüm etrafa bakmamıştım."
Fronnie gülümsedi. "Önemli değil Venti. Memnun oldum tanıştığımıza."
"Ben de öyle." Dedi Venti.
"Bu arada sana bir şey sormak zorundayım. Yolumu kaybettim de... Wolfhook'ları nereden toplayabilirim? Yön bilgim  acınası seviyede."
"Tabii sana tarif ederim, hatta seni götürebilirim. Çok fazla işim yok ." Venti nazik gülümseyişiyle Fronnie'nin kalbini çalmıştı anında. Kendisine de biraz acıdı. İlk görüşte aşık olunca sonucunun iyi olmadığını görmüştü. Fronnie gülümsedi ona. "Çok teşekkür ederim" dedi.
Venti sakince ağaçların arasında ilerlerken Fronnie'ye döndü. "Seni burada hiç görmedim. Nereden geliyorsun?"
Fronnie biraz duraksadı. "Liyue'den geliyorum. Aslında orada doğup büyümüştüm."
"Neden orada kalmadın? Bir arkadaşım da orada. İyi şehir aslında."
Fronnie cevaplamaya isteksiz gözükünce Venti sustu. Etraftaki tuhaf havayı bozmak için "Neden Wolfhook arıyorsun?" Diye sordu.
Fronnie "Diluc için çalışıyorum diyebilirim. O benden istedi." Dedi.
"Anladım." Dedi tatlı tatlı. Venti tatlı olmak istemese bile Fronnie'ye tatlı geldi.
Biraz ilerledikten sonra Kuzey Kurtu'nun arenasının önüne geldiler. Venti bir çimenin yanında durup eğildi. İki tanesini kökünden çıkardı hızlıca. Onun eline verdi. "Wolfhook'lar her zaman bu bölgede fazlaca bulunur. Razor hep bunları toplar o yüzden biraz bulmak için çok uğraşman gerekebilir."
Fronnie Razor'un kim olduğunu bilmiyordu ama sormadı da. Teşekkür edip Wolfhook'ları çantasına koydu. "Bunlardan bana en az yirmi tane lazım."
Venti ona baktı şaşkınca. "Yirmi tane mi? O kadar Wolfhook'u ne yapacak ki? O içeceğin tadının berbat olduğunu biri ona söylemeli."
"Ama çok satıyor Mondstard'da. Böyle olunca Diluc'un ticari zekasına bir şey diyemiyorsun." Dedi Fronnie. O sırada çimenliklerin arasına bakmaya devam ediyordu.
Venti güldü. "Yani sen de tattın o içeceği? Nasıldı?"
Fronnie ölüymüş gibi ona bakınca Venti kahkaha attı. Fronnie Venti'nin kahkahasını görünce yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu.
Ani bir ruh değişimiyle Venti oflayıp pufladı. "Sana yardım edeceğim o zaman çünkü yirmi tanesini bir günde toplamak zor." Dedi. Fısıldayarak Razor'a gidebilirdik diye mırıldandı. Fronnie toplarken çimenlerin arasında elini gezdirdi. Wolfhook bulunca gülümsedi ve onu tuttu. Sıkıca tutup çekmesine rağmen çıkmayınca kaşlarını çattı. Sertçe geriye doğru attı kendini. Fırlayan Wolfhook'la yere savruldu bayır aşağı. Birkaç takla attıktan sonra doğruldu. Venti yanına koştu hemen. "İyi misin?" Dedi endişeyle. Fronnie sorunun olmadığını söyledi ama Fronnie'nin başından kan akınca Venti kaşlarını çattı. "Yalancı. Başın kanıyor!" Sinirlenip pelerinini onun başına bastırdı. Fronnie onu ittirmek istedi ama Venti çekilmedi ve görünüşüne rağmen çok güçlüydü. Yerinden oynamadı. "Venti pelerinini bırak. Pahalı bir şeye benziyor. Her yeri kan oldu."
Venti gülümsedi. "Önemli değil Fronnie. Bir arkadaşa yardım ediyorum varsay."
Fronnie Venti'ye dik dik baktı.
"Çok pahalı, değil mi?"
Venti üzgünce durdu. "Evet hem de çok."
Fronnie onu ittirdi. "Bıraksana o zaman!"
O güldü yine. "Saçmalama başının kanamasından önemli değil yine de."
Fronnie kızgınken güldü siniri bozulduğu için. "Her neyse durdu zaten kanama."
Venti omuz silkti. "Sürekli yenisini diktiriyorum zaten. Cidden önemli değil."
"Yani bayağı zenginsin? Seninle tanışmam iyi oldu."
Venti güldü. "Kapa çeneni!"
Fronnie de güldü ve ayağa kalktı. "Çok sakarım ya. Kökünden çekmeyi beceremedim."
"Hmm tekniğin yanlış belki de?"
"Ot çekmenin de tekniği olur mu ya?"
"Olur tabii bal gibi, bak göstereyim." Bir ağacın altındaki çimenliğin yanına geldi. Sıcak güneşin altında çok ferahlatıcıydı. Venti Wolfhook'un köklerini hafifçe kazıdı Fronnie'ye göstermek için. Kendisinde safi güç olduğundan ihtiyacı yoktu, tabii gnosis'i alındığından eskisi kadar değildi ama...
Fronnie ciddice onu izledi koparırken. "İşte bu kadar! Sen de dene Fronnie."
Fronnie başıyla onaylayıp yanındaki ikinci Wolfhook'u tuttu. Köklerini biraz kazıdı. Venti onu izlerken dibinde duruyordu, yutkundu. Fazla yakın olması onu biraz gerdi. Birkaç kez çekmeyi deneyince olmadı. Venti iç geçirdi. "Bak şöyle..."
Venti bu gücüne rağmen şaşırtıcı derecede narin ellerini Fronnie'nin ellerinin üzerine koydu. Fronnie kıpkırmızı oldu. Venti onun elini sıkıp Wolfhook'u çekerken kendi güç bile kullanmamıştı. "Aynı böyle yapmalısın Fronnie. Anladın mı?" Fronnie cevap vermedi. "Fronnie?"
Tam anlamıyla kıpkırmızıydı. Tartaglia dışında eline ilk defa erkek eli değmişti, hem de bu kadar narin bir el.
Venti yaptığı şeyi anladı,o da kızardı. "Şey... Bu kadar işte. G-Gidiyorum o zaman... Gerisini sen halledersin." Fronnie Venti'ye döndü bunu diyince. "B-Bir daha görüşür müyüz?" Venti onun gözlerine bakmadan başıyla onayladı. "T-Tabii." Gülümsedi tatlı tatlı. Yeri izliyordu. Ağaç yapraklarından yansıyan yarı saydam güneş ışığı yüzüne vuruyordu. "Her zaman Stormteror Liar'da olacağım. Beni görürsün... yine dürbünle bakarsan, kesin ben de seni görürüm."
"O-O kadar belli miydi ya?"
Venti kıkırtısını tuttu. "O kadar belliydi."
Fronnie daha da kızardı. "P-Peki görüşürüz o zaman... Yarın hatta..."
Venti saçlarıyla oynadı."Hı-hı." Dedi utangaç bir halle. Oradan kaçarcasına uzaklaşırken Fronnie arkasından izledi. Onun güzelliğiyle büyülenmişti. Fronnie'nin beline gelen simsiyah saçları ve gözleri, ortalama yüzüyle ona layık mıydı diye düşündü kendi kendine. Hiç şansım yok, bütün şansımı Tartaglia'da kullanmıştım derken Fronnie Venti için çabalamaya başlamadan pes etti ama yine de yarın aynı saatte yanına gidecekti. Ayrıca çabalamasına da gerek yoktu. Kader onlar için çoktan kendi planını hazırlamıştı.

Diğer bölümde görüşürüz aşkım Xd
Kısacık hikaye 1200 kelime oldu ya nası

☁️Anemo☁️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin