İhanet

861 60 144
                                    

Fronnie Venti'yle ilk buluşmalarındaki gibi bir paçavra giymemişti. Tartaglia'nın kalıntılarından kurtulmuş, yeni kıyafetler almıştı kendine. Yay ve kılıcını satıp kendi parasıyla kazandığı yeni ekipmanlar aldı. Kendiyle bir nebze gurur duyuyordu ama bu zamanlarda daha fazla utanç duymaya başladı. Venti'yle ilk konuşmalarının üzerinden 2 hafta geçmişti ve ona olan uyguları kendine ağırlık yapmaya başlamıştı. Sorun şuydu ki Venti her geçen gün daha tatlı oluyordu.
Fronnie, Springvale'in dağ eteklerindeki odundan inşa ettiği küçük kulübesinde yaşıyordu bir süredir. Kendi inşa ettiği için biraz sıkıntıları vardı ama gün geçtikçe daha iyi yama yapıyordu o eve. Akşamları içerisinin sımsıcak olması için şömine yakıyordu. Sabahları da küçük barakanın iki camını da açar, içeriyi serinletirdi.

Venti'yle ormanlarda yürüdüklerinde, Fronnie ona evini işaret etmişti. Venti'nin bunu bilmesine izin verdiği için Fronnie'ye teşekkür etmişti. Yanakları kızaran Fronnie de o zaman konuyu değiştirmişti.

Yaptığı şeyleri düşünürken barakanın yanında akşam için odun kesiyordu sessizce. Hava kararmaya başladığından biraz hızlı olmalıydı ama bir takım sesler geldi kulağına. Birkaç insanın sesleriydi. Elindeki baltayı ağacın köküne salayıp ağaçların arasından onları izledi. Birkaç birlik vardı yanlarında. Tuhaftır ki simsiyah giyinmişlerdi ve Hilicurl'larla karıştırmıyordu onları. Gözlerini kısıp daha iyi inceledi. Bu kıyafetler ona tanıdık geliyordu. Sanki bir yerlerde görmüştü bu giysileri.
O hafızasını zorlarken simsiyah giyinmiş, asil bir iri adam ona baktı. Fronnie çalılıkların arasına saklandı endişeyle. İri adamın maskesi vardı ama Fronnie ondan kaçması gerektiğini hissetmişti. Maskeli adam çalılıkların arasına yaklaştı. Fronnie korkuyordu. Kaçabilirdi ama kaskatı kesilmişti.
Maskeli adam çimenliklerin arasından onun omzunu tuttu. Fronnie titrerken adam yavaşça maskesini çıkardığında yüzünde üzgün bir ifade olan maskeli adamın Tartaglia'nın kendisi olduğunu anlamıştı.
Fronnie kaşlarını çattı. İçinde bir şeylerin kırıldığını hissediyordu.
Tartaglia bir an konuşmak istemedi. Yüzündeki üzgün ifade yetiyordu. "Nasılsın?" dedi kalın bir sesle, kelimeler ağzından zor çıkmış gibi gözüküyordu.
"Seni ilgilendirmez." Dedi Fronnie. Ondan sonra Tartaglia onun omzunu bıraktı.
"Burada ne işin var?" Diye sordu.
Tartaglia yutkundu. Ağlayacak gibi olmuştu yüzü. Sadece "Üzgünüm" dedi ve maskesini taktı. Ondan uzaklaşırken okçular Fronnie'yi nişan alıyordu.
Fronnie'nin gözleri irileşmişti. Onu hedef alıyorlardı ve onlara hiç bir şey yapmamıştı. Onunla sorunları neydi? Bilmiyordu. Kaderi olduğunu düşündü. Gözlerini yumdu umursamadan.
Hava kararıyordu. Tartaglia ateş emri verdiğinde Fronnie ölmüş olacaktı. Askerler onu bekliyordu. Fronnie için sorun değildi. Kaçamazdı ve saklanamazdı onlardan, en azından bu Dünya'da.
Tartaglia titrek bir nefes aldı. Fronnie'ye sırtını döndü. Elini kaldırdı yavaşça...
Ve indirdi.

Fronnie gözlerini açtığında havadaydı. Ne olduğunu şaşırmıştı ve yüzüne sert bir soğuk rüzgar esiyordu. Birinin kucağındaydı.

Venti onu son anda kurtarmıştı. Hızla yanlarına koşup ona kalkan olmuştu ve Fronnie'yi kucağına alıp havalanmıştı

"Başının dertte olduğunu neden söylemedin?" Venti kaşlarını çatmıştı. Sırtına isabet eden oku çıkardı. Bayağı bir kan akarken Fronnie korkmuştu. Uçurumun kenarında durdu. "N-Neden buradasın Venti?"
"Mondstadt'ta çantanı unutmuştun. Onu getirecektim... İyi ki gelmişim."
Tartaglia onlara bakıyordu şaşkınca. Dişlerini ve yumruğunu sıkmıştı.

"Derdiniz nedir?" Diye sordu Venti.
"Sormanın gereği yok... Nasılsa anlatmayacaklar." Dedi Fronnie.
"Nasıl sormamın gereği yok?! Öldürülüyordun az kalsın!"
Üzgünce yeri izliyordu Fronnie. "Neden geldin ki?... Sen de yaralandın."
Tartaglia onlara seslendi. "Onu buraya getir."
"Asla!" Dedi Venti. Fronnie'yi tekrar kucağına alıp havalandı.
Tartaglia'dan ateş emrini alan okçular durmadı ve ateşe devam ettiler. Tartaglia hem mutluydu hem de kahrolmuştu. Sevdiği kişi ölmemişti ama...
Başka biriyleydi.
Maskesinden akan gözyaşlarını durduramadı. Sadece onların gidişini izledi. Yaptığı şeyler... bunun için değer miydi?

☁️Anemo☁️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin