Pinhani - Dünyadan Uzak
~~~~~~~~~~~~
Saf öfke nedir bilir misiniz? Bütün hücrelerinizde, en büyüğünden en küçüğüne, her bir yanınızda öfke hissedersiniz. Bu öfke öylesine bir kasırga salar ki vücudunuza, kasırgayı dışarıya salıp her yeri tozu dumana katmak istersiniz.
O kasırgada kaybolmayı kabul edersiniz.
Güneş'e telefonu ne zaman verdim ne zaman evden çıktım ve ne zaman Ural'a geldim hatırlamıyordum. Öfkenin perdesi gözümü öyle bir kör etmişti ki kimseyi görmüyordum. Son hız girdiğim tekno evin salonuna koştum.
"EFKAN DENİZ'İ BULUN! DERHAL!" Herkes kısa bir an şaşkınlık yaşayarak tekrar bilgisayarlarına döndüler. Salonda yankılanan klavye sesleri sinirimi daha da bozuyordu.
"Gece?" Ural'ı sesiyle arkamı dönerken eve giren Uras ve Güneş'e baktım.
"Efkan, herkesi kaçırdı." Ural'a yaptığım kısa açıklama salona girmesine sebep olurken Güneş bana sarıldı. Teselli değil sevdiklerimi istiyordum.
"Bulduğumuzda ne olacak?" Geri çekilerek bana baktı.
"O herifi öldüreceğim. Gerçi, daha önce yapmalıydım ya neyse." Bir cevap vermeden salona ilerleyerek büyük ekrana atılan görüntülere bakmaya başladım.
Neredeyse bir saat geçerken hala bir gelişme yoktu. Görüntülerden yerlerini belirlemeye çalışıyorlardı ama kolay değildi. Ellerimi belime koyarak geçen her bir görüntüyü dikkatle incelerken bir anda konum belirdi. Yüzüm donuklaşırken konumun buraya yakın bir ev olduğunu fark ettim. Hızla arkamı dönerek salondan çıktım. Merdivenlerin arkasına ilerleyerek gizli kapıyı açtım. İçeri girerek silahlara ilerleyip bir tanesini aldım. Silahı belime koyarak birkaç tane şarjörü cebime koydum. Arkamı dönerek hızla çıkıp kapıyı kapattım. Merdivenin yanından geçerek açık kapıdan geçip evden çıktım. Bahçede toplanan adamların arasında Ali'yi görürken bana başıyla selam verdi. Aynı şekilde ona selam vererek arabaya ilerledim.
"GECE!" Güneş'in sesiyle telefonumu yana atarak açtığım kapıyı geri kapattım.
"NE!" Koşarak yanıma geldi.
"Gidince ne olacak?"
"Onu öldüreceğim!" Sert konuşmamla elini saçlarının arasından geçirdi.
"Oraya gitmek tehlikeli Gece!" Gözlerimi devirerek başımı çevirdim.
"Tehlike bizim işimiz Güneş. Bunu biliyorsun."
"Evet ama bu sefer içimde kötü bir his var. Kötü bir şey olacak gibi hissediyorum."
"Çok evham yapıyorsun Güneş!"
"Evhamsa evham. Bunu hissediyorum. Gitmeyelim, bir şey olacak." Oflayarak arabaya yaslandım.
"Her zaman bir şey oluyor. Ama ben bu gün veya yarın kurtulacağım bu içimdekinden. Bunun için oraya gitmemiz gerekiyor."
"Yine neyden bahsediyorsun?"
"Bugün içimdeki bu leylden kurtulacağım. Ama bu kurtuluş benim ölümüm mü yoksa yaşamım mı olacak merak ediyorum. İçimde barındırdığım, büyüttüğüm bu leyl; hepimize dokunacak." Bir süre anlamak için yüzüme baktıktan sonra başını geriye atarak ofladı.
"Efkara bağladın yine! Ayrıca ben gelmiyorum ve sende gitmiyorsun!" Gözlerimi devirerek arabanın kapısını açtım.
"İşime gelir ve ben gidiyorum." Arabaya oturduğumda kapıyı kapatacakken tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyl-i Evren (Leyal 1) Düzenleniyor
Teen Fiction• • • Hayatın bize neler getireceğini kimse bilemez. Geçmiş bazen öylesine yakamıza yapışır ki ondan bir türlü geçip gidemeyiz. Geçmişin aralanan perdeleri Gece ve Güneş'in yakasına öyle bir yapışıyor ki; yakalarını çekip ondan kurtulamıyorlar. O...