Gerçekler

210K 12.3K 4.7K
                                    

Ben, Dean ve Christie , oturur vaziyette ölen Jessie'ye bakıyoruz.

VICTORIA: Hayır.

DEAN: Yine oldu.

CHRISTIE: Olamaz. Jessie... öldü mü?  H-herkesi buraya toplamam lazım.

Christie bunları garip bir şekilde söyledi. Sanki ağlamak istiyor ama yaşadığı şoktan dolayı ağlayamıyordu.

VICTORIA: Christie...

CHRISTIE: Sorun yok. Ben iyiyim.

Christie kapıdan dışarı çıktı. Onun buradaki en iyi arkadaşının Jessie olduğunu biliyordum. Bu bizim için ne kadar zorsa onun için iki kat daha zor olmalı.

DEAN: Victoria. Şuna bak.

Dean, Jessie'nin saçlarını kaldırdı. Kızın saçları çok gür. Dikkatli bakınca kafasının tam üstünde, saçlarının arasında kan olduğunu gördüm. Sanırım saçları,  bütün kanı kapatmış. Bende zehirlendi falan diye düşünmüştüm. Ama olabilir de. Araştırmaya tam başlamadan bir şey söyleyemem.

Dean eline el fenerini aldı ve Jessie'nin kapalı olan göz kapağını açtı. Doktorların yaptığı gibi ışığı Jessie'nin gözlerine tuttu. Daha sonra elini onun kafasına götürdü ve kafasina bakmaya başladı. Daha sonra el feneriyle Jessie'nin ağzının içine baktı. Daha sonra da kıyafetlerine baktı.

DEAN: Sert bir nesne ile kafasına iki kere vurulmuş. Ağzından kan kusmuş. Ayrıca ayaklarında da biraz toz var.

VICTORIA: Dean! Harikasın! Ben buna alışabilir miydim bilmiyorum bile.

Ne yani ben bütün bu şeyleri dikkatli bakmadığım için mi göremedim! Hem Dean nasıl bu kadar titiz bir şekilde araştırma yapıp anladı bunları?

DEAN: Daha önce cesetlerle çok fazla yüz yüze gelmiş olma ihtima-

VICTORIA: Hm?

DEAN: Neyse, boşver.

İşte o an bir şey fark ettim. Ben Dean hakkında adı dışında hiçbir şey bilmiyorum. Neden buraya geldiğini ya da hep yok olduğunda ne yaptığını.

DEAN: Daha önemlisi,  suç mahaline açılan kapı içeriden engellenmişti. Bu bir kilitli oda katliamı.

VICTORIA: "Kilitli oda katliamı" mı?

Dean kafasını olumlu anlamda salladı ve etrafa bakınmaya başladı. Ben de etrafa bakındım. Çok büyük bir oda değildi. Tam ortada, üzerinde Jessie'nin oturmuş olduğu bir koltuk ve koltuğun önünde ama biraz yamuk duran küçük masalardan var.  Kenarda dolaplar var. Bir dolap açık. Şu Amerika'daki okullarda içine kitap konulan dolapların aynısı. Tek farkı buradaki dolap bir insan boyutunda. Diğer köşede bir tane daha dolap var ama bu küçük tahta eczane dolapları gibi. Üzerinde 4 tane şeker şişesi var. Iki tanesi yan yana diğer ikisi ayrık. Bunlar neden ayrık? Sanki aradaki bosluklara bakılırsa 2 şişe alınmış gibi. Belki şansadır? Neyse. Kenarda da dergi rafı var. Dergi rafına yaklaştığımda butun dergilerin arasından bir tanesinin ters olduğunu fark ettim. Ve rafın hemen önünde, yerde kan vardı. Rafın yanında ise yine bir dolap vardı. Uzerinde bozuk bir televizyon var ve dolabın önünde yere düşmüş, kırılmış bir heykel var.

Asıl soru şu: Kapı kilitliydi. Peki suçlu,  Jessie'yi nasıl öldürdü?

O sırada yaklaşan ayak seslerini duydum. Sanırım diğerleri de geldi. Kapıya baktığımda Blake, Eva (B.M), Zach ve Sam'i gördüm.

ZACH: Oha! Jessie!

EVA (B.M.): Anaa. Ölmüş gibi sanki.

DEAN: Duyuruyu duydunuz.

Sırlar OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin