And the tears come streaming down your face,
When you lose something you can't replace.Cama başını yaslamıştı. Elinde duran sigaranın külleri izmariti zorluyordu fakat farkında gibi değildi. Sinir krizinin üzerinden birkaç saat geçmişti. Göğsündeki o ağırlık gitmiyordu.
Dış kapının açıldığını duydu. Ayak sesleri olduğu odaya yaklaşıyordu. Başını çevirmedi, kimin olduğu önemli değildi. Gri bulutları, kasveti izledi.
Ayak sesleri durdu. Odanın girişinde birinin varlığını hissetti. Başını çevirmeden, gözleriyle takip etti onu. İfadesi sertleşti.
"Seni o mu gönderdi?" Yarattığı harabede gözlerini gezdirirken iç çekti muhatabı.
"Biraz işimiz var." Özgür kaşlarını çattı.
"Emre."
Emre ona gözlerini çevirirken bıkkın bir ifade vardı yüzünde.
"İşimi gücümü bırakıp burada olmama sebep olabilecek başka bir güç mü var?" Özgür gözlerini tekrar dışarı çevirdi. Cevap vermemişti. Her nedense bu cümle ona yalnızlığını hatırlatmış gibi göğsünü sıkıştırmıştı.
"Kahvaltı yaptın mı?"
Birkaç martı gökte süzülüyordu. Sahil yakındı, bu yüzden seçmişti bu evi. Ama... Ne zamandır deniz görmemişti?
Elindeki sigara çekildiğinde irkildi.
Emre izmariti söndürürken kanlı eline yüzünü buruşturarak baktı. Ardından sağlam olan elini tutup onu mutfağa sürükledi. Özgür şaşırdığı için tepki vermemişti.
Özgür'e kahvaltı yaptırmanın imkansız olduğunu biliyordu. Ama bir şeyler içmek onun için daha kolaydı. Bu yüzden smoothie hazırladı. Kahve gözler sırtını izledi.
Önüne derin bir bardak konulduğunda itiraz etmedi Özgür. Uyuşuk hissettiği için bir hamle de yapmadı. Emre sabırlıydı.
Biraz sonra elinde ıslak bir bezle geldi. Özgür'ün önüne çöküp yanağındaki kana sürdü bezi. Özgür ona garipseyen bakışlar attı. Ardından ellerindeki camları temizledi. Ayak tabanına bezi sürerken Özgür rahatsızca çekmeye çalıştı ayağını ama bileğini tutup ona engel oldu Emre.
Özgür pes etti. Emre bacağına saplanan camları tek tek temizlerken onu izledi.
"Kaç yaşındasın sen?" Emre duraksadı. Kendi kendine güldüğünde Özgür ona kaşlarını çatarak baktı.
"Aylardır buraya geliyorum ama ilk kez soruyorsun." dedi gülümserken.
"22." Özgür başını salladı. Kafasını dağıtmaya çalıştığı her halinden belliydi.
"Küçüksün." Omuz silkti Emre.
"Onlar gibi düşünmüyor musun?" dedi pürüzlü sesiyle.
"Senin müdürün fahişesi olduğunu mu?" Kaşlarını çattı ama onayladı.
"Öyle olmadığını biliyorum." Doğrulurken yaralarından çekip yorgun yüzüne çevirdi bakışlarını.
"Ortada bir fahişe varsa Engin Bey." Özgür şaşırdı. Onunla böyle konuşmaya cesaret eden pek az insan vardı. İç çekip önündeki bardağı dudaklarına yasladı. Bedeni nadiren rastladığı besinle ne yapacağını düşünüyordu muhtemelen.
Emre elindeki kan içindeki bezi çöpe attı. Özgür'ün yanına dönüp ona kalkması için destek olacakken duraksadı. Alnındaki saç tutamına dokundu bir saniye için.
"Artık saçlarını şekillendirmiyorsun."
"Uğraşmak istemiyorum."
"Yine de yakışıyor... Yani, sevimli duruyor." Gülümseyerek ekledi.
"Biraz küçük gösteriyorsun." Özgür'ün yüzüne silik bir tebessüm yayıldı. Yirmi yedi yaşındaydı.
"Hadi bakalım." Kolunu Özgür'ün kollarının altından geçirip yürümesine yardım etti. O umarsızca hareket ediyordu fakat canının yanmaması mümkün görünmüyordu. Üstelik öyle çökmüştü ki iteklenmeden hareket edecek gibi değildi.
Onu banyoya soktu. Üzerindeki tişörtü çıkardı, iç çamaşırını da. Bedeninin çıplak kalması ikisi için de bir şey ifade etmiyordu. Suyu ayarlamak için eğildi Emre. Soğuk kısmı kullanılmıştı en son. İçi ürperdi.
Sıcak suyu küvete doldurdu. Özgür'ün yerleşmesine yardım etti. Bu sırada belinde, bacaklarının iç kısımlarında ve kalçasında oluşan morluğu fark etmişti. "Piç herif." diye geçirdi içinden.
Üzerindeki çiğ soğuğun kırılışıyla ürperdi Özgür. Emre'nin saçlarını köpükleyen ellerine müsaade etti. Zorunda değildi, sadece işsiz kalmamak için Özgür'e yardım ediyordu ama yine de nazikti. Bu onun iyi bir insan olduğunu mu gösteriyordu? İyiliği unutmuştu Özgür.
Emre saç diplerine masaj yapıp onu gevşetmek istedi. Başardı da. Özgür'ün kasılmış haldeki bedeni yumuşadı. Saçını durulayıp ayrıldı arkasından.
"Sen keyfine bak, ben geliyorum." Onay beklemedi. O ayrıldığında tekrar kendiyleydi Özgür. Banyonun tavanına baktı. Buzdan ibaretti bedeni sanki. Öfkeden yapılmış bir zırh giymişti. Merhamet onu kırar, içindeki acıyı ortaya çıkarırdı. Fakat merhamet yoktu, hırs vardı, menfaat vardı. Merhamet ölmüştü, elleriyle toprağa vermişti.
Nefes alamayacağını hissetti. Nabzı yükseldi, kulaklarına doldu.
"Sakin ol." dedi kendi kendine.
"Fayansları say." Altmış beş, altmış altı.
Başa dön, korkuyu unut.
"Bir, iki." Yarım saat böyle geçti. Su yavaşça soğumaya başlamıştı. Yine aynısı oluyordu, sesler boğuklaşıyordu. Zaman esnemişti ve her bir zerresi kasılıyordu.
Bir müzik sesi duyduğunda uykudan uyanmış gibi irkildi. Korkuyla açılmış gözleri neşeli bir müziğe dans ederek eşlik eden kapıdaki bedeni buldu.
Yüzünde parlak bir gülümsemeyle yaklaşıp Özgür'ün çıkmasına yardımcı oldu.
"Düşünme." dedi gözlerine bakarken. Özgür şaşkındı, ifadesi ise yirmi yedi yaşındaki bir adam için fazla sevimliydi.
Onu havluya sardı. Odasına götürdü. Nevresimi değiştirilmiş yatağa oturttu. Özgür bir süre yatağı izledi. O sırada iç çamaşırını giymesine yardımcı oldu Emre. Baş havlusuyla saçlarını kurularken hâlâ şarkılara eşlik ediyordu.
"Neden yapıyorsun?" Emre anlamıyor gibi davranmayı düşündü. Vazgeçti sonra.
"İşimi seviyorum."
"Patronun bir erkeği siktikten sonra onu toparlamak senin işin değil." Emre'nin eli duraksadı bir an.
"Kendine haksızlık ediyorsun." Başını iki yana salladı.
"Git artık, Engin bundan fazlasını yapmazdı zaten." Engin hiçbirini yapmazdı.
"Senin için çorba yapacağım. Biraz vitamine ihtiyacın var, yine kilo vermişsin."
"Emre! Yalnız bırak beni." Emre saçındaki havluyu çekti. Onu yatağına yatırdı. Üzerini örttü. Salona gitmeden ekledi.
"İçerideyim, bir şeye ihtiyacın olursa seslen!"
Çaresiz hissetti. Sesi kimseye ulaşmıyor muydu?
Yazdığım en özel kurgu bu benim için. Her şarkıyı, her medyayı özenle seçiyorum. Kurgu, karakterler baştan aşağı belli kafamda. Ama her nedense silesim var... Hayırlısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın İzleri | ⚣
Genel Kurgu"Final gösterisine hoş geldin, Umarım en iyi kıyafetlerini giyiyorsundur."