Bölüm 6: Uray...

105 11 9
                                    

"URAY MI?"

Hala inanmıyordum. Şu an da kendimi imha etsem kesinlikle yeriydi. Üstelik Onun böyle bir şey yapma düşüncesi bana hayatım boyunca tatmadığım o acıyı tattırıyordu. Rüyada mıydım yoksa?  Ah hayır bu olsa olsa kesinlikle bir kabus olurdu. Lanet olası bir kabus. Uray'ın beni kandırmış olduğu olaya sahip bir kabus. Hala inanamıyorum, Onun beni kandırmış olduğu düşüncesine. Kalbime öyle bir acı veriyordu ki, bunu anlatmak kesinlikle mümkün değildi. Üstelik O böyle biri değildi. Ve bunun illa ki bir açıklaması vardı değil mi? Olmalıydı. Yoksa bile uydurmalıydı bir şeyler. Bana..onu affetmek için bir bahane gerekiyordu. Çünkü ben, onu affetmek istiyordum nedensizce.

Sinirle hâla akmakta olan göz yaşlarımı sildim. Ama olmuyordu işte yine akıyordu. O bile beni umursamıyordu.

Ahh! Şuan da tam da bir ergene benziyordum. Kahretsin.

Etrafımızda ki kalabalığa baktığımda bizim hakkımızda onlara göre fısıltılı bir şekilde konuştuklarını gördüm. Şu an da ellerine mikrofon dahi versem bu kadar ses çıkmazdı.

Ağzımdan bir hıçkırık çıktığında daha fazla bu rezilliğe katlanamayarak sınıfa doğru ilerliyordum ki aniden kolumun çekilmesiyle hızla başımı o tarafa doğru çevirdim.

Uray-sanırım ona böyle hitap etmem gerekiyordu-kolumu tutmuş bizi okuldan dışarı çıkarıyordu.

Ah cidden! Nerede gidiyordu bu çocuk?

"Y-ya dursana! Um-Uray !." Dedim ona hangi isimle hitap edeceğimi bilmeyerek. Ve bu büyük bir sorundu.

Aslında tek sorun o değildi. Başka bir problem daha vardı ki o da hâla ağlamamın sürmesiydi.

Ve bu sefer daha da şiddetlenmişti. Ama anlayamıyordum. Neden ağlıyordum ki?

Ağzımdan ardı ardına hıçkırıklar çıktığında Uray hızla durarak beni duvara doğru yasladı.

Ardından elleriyle göz yaşlarımı durdurmak adına gözlerimi sildi. Ama olmuyordu işte durmuyordu. O böyle yaptıkça ağlamam da şiddetleniyordu.

Bu sefer ağlamamın durmayacağını anlayarak bir elini belime sarıp beni kendine yaklaştırdıktan sonra bir elini de enseme koyarak başımı omzuna yasladı!
O.Bana.Sarıldı.Uray.Bana.Sarıldı.Hayır.Hayır.Sakinim.Evet.Sakin ol ve şuanda ki olayı düşünme. Düşünme. Beyaz atlı prensleri düşün. Prensesi kurtarmak için birçok tehlikenin üstesinden gelen beyaz atlı prensleri....Ya da tek boynuzlu atları düşün. Gökyüzünden uçarak gelen tek boynuzlu atları.... Ama şuanda ki olayı düşünme.

Birkaç dakika boyunca sessizce ağladıktan sonra ağlamam iç çekişlerine dönmüştü. Yavaşça başımı kaldırdığımda üzerine bulaşan makyajımı gördüm ve bir an korktum. Umarım kızmazdı.

"Makyajım." Dedim çatallaşmış ve boğuk çıkan sesimle.

"Gömleğini kirletmiş" diye devam ettim.

Başımı tekrar omzuna yasladı ve kulağıma fısıldadı.

"Sorun değil Sümüklü Kız."

Sesinde ki alay barizdi ancak başka şeyler de vardı sesinde. Tedirginlik gibi.

"Açıkçası bir kız ağladığında ona ne yapmam gerektiğini bilmiyorum." Dedi teslim olurmuşcasına.

Dudaklarım hafifçe kıvrıldığında kollarımı beline sardım. Başımı hafifçe çevirdim ve konuştum.

"Bu susmam için yeterliydi."

Ardından yavaşça benden ayrılarak konuştu.

"Seni eve bırakmamı ister misin? Ya da okulda kalıp eziyete devam etmek istersen sen bilirsin."

Sokak ArasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin