Multimedia da Koray var. Koray'ı Sam Way yapmaya karar verdim nasıl sizce? Iyi okumalar.*
Sinirle soludum. Bu lanet caddeden bir tane bile lanet taksi geçmez miydi? Tam 1 dakika 58 saniyedir taksi bekliyordum ve bir tane bile geçmemişti. Üstelik bu süre benim için çok fazlaydı.
Ah, bunların hepsi Göktuğ'un suçuydu. Dün eve geç saatlerde geldiği için uyanamamış ve bizi de taksiyle okula gitmek zorunda kaldırmıştı. Ahu ve Ada sanırım beraber gitmişlerdi. Çünkü onların evleri birbirlerine çok yakındı. Ben ise acıların çocuğu gibi tek başıma gidiyordum daha doğrusu gitmeye çalışıyordum. Çünkü böyle giderse okula geç kalacaktım.
Önümde bir araba durduğunda o tarafa baktım. Camlar filmle kaplanmış olduğundan arabanın içindeki kişi gözükmüyordu.
Önümde ki cam aşağıya doğru hareket ettiğinde karşımda o çim yeşil gözler belirdi.
"Selam güzellik. Okula mı gidiyorsun?" Dedi bana gülümserken.
Ben de ona tebessüm ederek konuştum.
"Gitmeye çalışıyorum desek daha iyi olur sanırım. Çünkü bu caddeden bir tane bile taksi geçmiyor."
"Biz neciyiz burada Arya? Atla hadi." Dedi kapı kilidini açarken.
Ben ise kabul ettiğimi belirtmek adına sadece kafamı sallayarak arabaya bindim.
Ne yani kabul etmeyeceğimi falan mı düşündünüz? Açıkçası bu soğuk havada taksinin gelmesini bekleyecek kadar salak değilim. Yani herhalde. Ah tabiki de değilim.
Arabaya bindiğimde arabanın içindeki o muntazam koku beni anında esir almıştı. Cidden çok hoş kokuyordu. Lavanta kokusuna benzer bir şeydi sanırım. Ve gerçekten hoştu. Ah..... cips ve kahve kokusundan sonra sanırım en hoş bulduğum koku bu olacaktı.
Ben hâla o mükemmel kokuyu solurken Koray arabayı çalıştırıp ilerlemişti bile.
"Ee, Küçük Hanım söyleyin bakalım. Dün derslere neden gelmediniz?" Dedi ortamda ki sessizliği bozarak.
Ben ise kokudan dolayı mayışmış halimden kurtularak cevap verdim.
"Kötü olaylar oldu da."
"Ne gibi kötü olaylar?" Dedi bana dikiz aynasından bakarak.
"İhanet desem anlar mısın? Çünkü bu konu hakkında pek konuşmak istediğim söylenemez." Dedim bakışlarımı cama çevirirken.
O ise sadece kafasını sallamakla yetindi.
Kısa bir yolculuğun ardından sonunda okula gelebilmiştik. Saatime baktığımda dersin başlamasına daha zamanın olduğunu farkettim.
Koray arabayı otoparkta boş olan bir yere park ettikten sonra hızla arabadan indim. Koray da indikten sonra arabayı kilitleyip yanıma geldi.
"Teşekkür ederim Koray. Eğer sen olmasaydın sanırım hâlâ taksi bekliyor olurdum." Dedim bahçeye doğru ilerlerken.
O ise tebessüm ederek cevap verdi.
"Sorun değil prenses."
Bahçede daha da görünür bir hale geldiğimizde birçok meraklı gözlerde bize doğru dönmüştü. İşte tipik bir okul karşılamasıydı bizimki de.
Sonunda okula girebildiğimizde hızla asansörün olduğu tarafa doğru ilerledim. Düğmeye bastığımda asansör de inmeye başlamıştı bile.
Kapılar açıldığında önce Koray sonra ben bindim. Ardından düğmeye bastım ve kapıların kapanmasını bekledim. Kapılar tam son noktoya gelmişti ki araya koyulan bir elle tekrar ayrılmak zorunda kaldılar. Kimdi ki bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Arası
RandomKan damarlarımda hızlı bir şekilde pompalanıyor, kalbim adeta elimde atıyordu. Defalarca kötü anlar yaşasakta kendimi ona çekilmekten alı koyamıyordum. Daha fazla yaklaştı. Daha, daha, daha fazla. "Cipsten daha mı değerli? Beni yakıştırdığın lakap d...