Dağılan sis ile ortaya çıkan sokağa baktım. Ne olmuştu öyle? Öldürmek bu kadar kolay mıydı? Hala sabahın vahşet görüntüleri canlanıyordu gözümde. Çekilen silahlar,diz çöktürülen insanlar ve kafalarına acımasızca sıkılan masumlar. Yaptıklarının nedenini düşünmekten korkuyordum. Ya masum dediklerim masum değilse? Ama elleri titremeden vuranlar, öldürmekten hiç mi korkmadılar? Ben olsaydım o silahı bırak tutmayı, bakmaktan korkardım. Tıpkı en son eli titrediği için öldürülen o silahlı gibi... Kim eli titredi diye öldürülür ki? Ah, tabi. Öldürmek, cesaret ister. Cesur değilsen kurşunu sıkan değil, sıkılan olursun. Başımı ağrıtmıştı bunları düşünmek. Ama belli ki asla kurtulamayacaktım beynimi yiyen bu düşünclerden. Bir sürü katil, ölü gördüm. Ama kimse fark etmedi mi beni? İzledim, saniyelerce . Adım adım yaklaşıyordum katilime biliyordum. Ya herkes gibi kafama sıkılacaktı, ya da adı sayıklanan Keskin'e yem olacaktım. Beni öldürecek olan diğer kurşunlar değil, Keskin kurşun olacaktı.