"İnanmak güzel bir duygudur evet. Yalnız olmadığını anlarsın, fakat unutma ki inanmak tatlı bir yanılgıdır. Pişman olunası bir tutku." Sanırım farklı bir zaman diliminin içine sıkışıp kalmıştım. İnsanların birbirinin ardından kalleşçe iş çevirdikleri ve en önemli sorunları birbirlerine söylemeden kendi çıkarları doğrultusunda birbirlerinin gözlerinin içine baka baka yalan söylediği eski bir hikaye olmalıydı bu. Asla tahmin edemeyeceğim acımasız bir hayat hikayesine dönmemeliydi, fakat öyleydi. Farklı bir zaman dilimi değildi. Kanlı canlı yaşıyordum. Abim ölmüştü ve ben de katili bulmak için evlenmiştim. Ökkeş Bey'in yeğeni ile. "Bunları sana karşı kullanmak için söylemiyorum." Beni yanlış anlıyordu. "Gerçekten öyle düşünüp hissettiğim için diyorum. Bazılarımızın aksine ben yalan söyleyip arkadan iş çevirmem," dedim sakince. "Eğer arkandan iş çevirmeye kalksaydım sana söylemez o şekilde kanına girmeye çalışırdım," dedi o da aynı sakinlikte. İyice uzaklaşmış ucu bucağı görünmeyen kırlara giriş yapmıştık. "Çünkü bilirsin insanlar seni kandıracağı zaman sana destek olmaktan kaçınmazlar." Arabayı durdurdu ve doğrudan gözlerimin içine baktı. "Neden yıllardır atan kalbini bir mevsime hiç edesin ki?" "Aşk acısı çekiyormuşum gibi konuşup teselli ediyorsun." İneceğimizi anladığım için kapıyı yarı açtım. "Konu eğer aşk acısı olsaydı seni dinlerdim, fakat bahsettiğin bu mevsim sonbahar." Rüzgârların yaprakları savurduğu o mevsimdi. Solmuş yaprakların mevsimiydi. Bir sonbahar gecesi vurulmuş gibisin sevgilim Senin değil gibi o gözler Tanıyamadım. 02.01.2024
17 parts