Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Buraya kadar geldiysek hoşlanmışızdır ve hak ediyoruzdur bence.
İçimdeki sesler benimle çatışmaya girdi. Üçe birdik. Bu halimin normal olduğunu söylüyordu. Bence değildi. Ben bugün mutlu olmayı hak ediyordum. Kocamın gözlerine aşkla bakmayı, onu nereden bulduğumu düşünmeyi, bundan sonra geçireceğimiz mutlu anları hesaplamayı hak ediyordum, lakin yaşadıklarım bunun biraz tersi olmuştu.
Ben o an bu anın nasıl biteceğini, sonrasında neler olacağını, mutlu olup olamayacağımı düşünüyordum, ama en çok da Berkant'ın ne düşündüğünü merak ediyordum.
O benim düşünüp başımı sızlattığım her sorunun cevabını biliyordu çünkü, ama hiç çaktırmıyordu.
Onun da her ne kadar gülümsese de mutlu olmadığını düşünüyordum. Sonuçta o da biriyle aşk evliliği yapmak isterdi; titreyen bir eli sakinleştirircesine tutmak, sürekli gergin birine yardımcı olmak, ona yalandan gülümsemek değil.
Ben de istemezdim.
Birbirimize evet dedik. Biz artık evliydik. Berkant artık benim iki dünyada da eşimdi. Birlikte o kadar çok zaman geçirmiştik ki eğer yüz yüze gelseydim çocukluğuma bunu nasıl açıklardım bilmiyordum. Bir kafenin masasında, sınıfta sırada her şeyden habersiz otururken, okul bahçesinde kızlarla toplandığımızda her zaman konusu açılan gelecekteki eş kriterlerimizi birbirimizle paylaşırken hayal ettiğimiz, gerçeklikten baya bir uzaktı.
Benimki de her zaman önümdeymiş mesela.
Berkant duvağımı açtı, alnımdan öptü, ailem alkışladı biz ise birbirimize bitti dermiş gibi baktık.
Nikâh memuru elime evlilik cüzdanını verdi, demeyi de unuttum ayağına ben bastım. Benim de bir an olsun her şeyi unuttuğum sırada aramızda geçen sinsi gülüşümüz herkesin gözüne mutluymuş imajı çizdi.
Hiç değilse şüpheden yırttığımı düşündüm, çünkü suratım son ana kadar sirke satmamıştı.
Ailemle vedalaşma kısmında zorlanmıştım elbette. Annem, babam, kardeşlerim ve en yakın arkadaşım Demet.
Demet yine kurtarıcımdı.
Elinde peçeteyle gezip ağlayan herkese teker teker dağıtırken benim de akmış makyajımı titizce temizlemişti.
Benim ağlamam olaydı. Altında yatan hangi sebebe ağladığımı bilmiyordum bile.
Vedalaşma kısmında bile bir tek onunla gülmüştüm. Göz göze geldiğimiz anda gözlerimizden yaşlar süzülürken ani gelen kahkahayla dizlerimiz üzerine çökmüş kollarımızdan tutan elleri bile fark etmemiştik.
Özellikle ben, hiç.
O yine Kıvanç'ın onu tuttuğunun farkındaydı. Ben Berkant'ı beni zorla evden çıkarmaya çalışırken merdivenlerin en başında göz göze geldiğimizde fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Çanlar Girdabı
Novela Juvenil"İnanmak güzel bir duygudur evet. Yalnız olmadığını anlarsın, fakat unutma ki inanmak tatlı bir yanılgıdır. Pişman olunası bir tutku." Sanırım farklı bir zaman diliminin içine sıkışıp kalmıştım. İnsanların birbirinin ardından kalleşçe iş çevirdikle...