nueve

224 41 80
                                    

Bölüm Şarkısı:

Narin☟︎︎︎
Seoul

𓂻_ _ _ _ _𓂻

9| yetişmelisin hayata

Kim Taehyung.

Bir nefes.

Bir dost.

Bir kardeş.

Bir sevgili.

Bir aşk.

Bir kalp.

Bir ölüm...

En yakın arkadaşımın ölümünün üzerinden tam on altı saat geçmişti. 21.25'i gösteren mavi saatime bakmaya dayanamadım daha fazla. Durmuyordu çünkü. Bizim Taehyung'umuz gitmişti ama yelkovan dönmeye devam ediyordu işte.

Dursun istedim. Dursun, masum Tae'nin içinde olmadığı bir dünya nasıl dönmeye devam eder, dursun...

Hemşireler gözyaşlarını birkaç saat içinde silmiş, makyajlarını tazeleyip işlerine dönmüşlerdi. Bir dolu çiçek özenle yerleştirilmişti mor kapının önüne. Jeongguk odadan çıkmamıştı, hemşireler güvenliğe şikayet etmişlerdi ama Namjoon Hyung sert bir sesle Jeongguk'u yalnız bırakmalarını söylemişti.

Yoongi odasına kapanmıştı. Gözden kaybolmadan önce birkaç kez bana doğru bir adım atmaya çalışmıştı ama sonra yanıma gelemedi, her zamanki gibi kırılan cesaretiyle yanağından yere doğru süzülen üç gözyaşı damlasıyla ayrıldı koridordan.

Jeongguk'la sarılmışlardı, mor kapının arkasına saklanmadan önce. Oysa didişirlerdi hep, kavga eder, birbirlerine laf sokup dururlardı. Taehyung gitti, onlar acıyan kalplerini üst üste getirdiler.

Bense... Herkes ortadan kaybolana kadar oturdum mor kapının karşısındaki duvara yaslanıp. İçimden binlerce veda ettim, kardeşime...

Bir yerde okumuştum Taehyung... En acı vedalar, diyordu kitapta. Edilemeyenler...

Odama çekildiğimde ise yatağımda öylece uzanmış, hıçkırıklarımın beni boğmasına izin vermiştim. Çocukluğum gitmişti sanki Taehyung'la... İyileşeceğime dair duyduğum o inanç gitmişti. Onunla kurduğumuz hayallerin hepsi bir kuyunun en dibine batmıştı.

Kafamdaki Taehyung'sa asla susmuyordu.

Hala nefes alıyorsun, birazdan almayacaksın. Ama hala nefes alıyorsun.

Ayağa kalktım kızarık gözlerimle. Dışarıda yağan karı izledim. Yoongi'nin doğum gününden önce bir fırtına çıkmıştı, bütün şehir bembeyazdı şimdi. Sanki bulutlar hazırlık yapmış, canımın ta içini götürecekler ya cennete...

Donuk bir hisle dolabıma ilerledim. Mavi bir kazak ve siyah, dar bir kot çıkarttım. Acele ederk giydim. Küçük banyoma ilerleyip sarı saçlarımı taradım el çabukluğuyla. Kızarmış gözlerime ve kurumuş cildime soğuk suyu çarptım sayamadığım bir süre boyunca. Aynaya bir kez daha baktım.

Son kez bakıyormuş gibi baktım karşımdaki Jimin'e. Kısık, gülünce kaybolan küçük gözlerim... Düz burnum... Hep gülümseyen, büyük pembe dudaklarım...

Boynumdaki benler... Ensemdekiler... Parmaklarımdakiler... Sırtımdakiler...

Çok isterdim hepsi Min Yoongi'nin öpücükleriyle kutsansın...

Jimin olmak güzeldi, her şeye rağmen. Abimi, annemi, babamı sevmiştim. Arkadaşlarımı, öğretmenlerimi... Yaşamayı, arada zorlansam da nefes almayı sevmiştim.

five feet apartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin