finale

149 21 14
                                    



"Geçmiyor biliyor musun Yoongi? Bana bıraktığın bu yalnızlık hissi hiç yalnız bırakmıyor beni sağ olsun." Kıkırdadım.

"Yani," dedim biraz sessiz kalıp karşımdaki mezar taşına bakıp düşüncelere daldıktan sonra. "Nasıl benden önce gidebildin aklım almıyor."

"Gözlerini biraz daha göremeseydim hastalıktan değil sensizlikten ölecektim zaten Park."

Kıkırdadım yine. Oradaydı. Yine gelmişti. Tam sağımda duruyor ve bana cevap veriyordu. Yaklaşık 30 yıldır hep böyle yapıyordu. Ne zaman ona olan ihtiyacımdan eriyip bitecek duruma gelsem benimle konuşan bir siluete dönüşüyordu sanki.

Hayır, delirmedim. Ya da belki de delirdim, bilmiyorum. Ama bu oyunu bana oynayan bilinçaltım bile o kadar salak ki, hayaleti bile beş adımdan fazla yaklaşmıyor bana biliyor musunuz?

"Yanına gelmek istiyorum."

"Daha zaman var. Saçmalama lütfen."

"Bazen bir gece olsun bu mezarın yanına kıvrılıp uyumak istiyorum."

"Hiç yapmadın ama."

"Bağımlısı olurum çünkü. Evi ocağı bırakıp burda yaşarım artık." Güldüm. "Çocukların korku masallarına falan girerim hatta bu gidişle mezarlıktaki amca diye!"

Hayalet Yoongi de kıkırdadı.

"Yoongi" dedim. "Artık gözlerimi unuttuğunda nasıl hissettiğini anlıyorum ben."

"Öyle mi?" diye sordu. Kafamı salladım.

"Hayalet Yoongi'nin bile nasıl güldüğünü hatırlayamıyorum biliyor musun?"

"Üzülme. Sen görmesen de sen güldükçe ben de gülüyorum aslında."

"Ağlamamak çok yorucu." Gözlerim doldu tekrar. "Senin için hep gülmek çok yorucu sevgilim."

"İnan bana senin ağladığında bir şey yapamıyor olmak daha yorucu Jimin."

"Biliyorum. O yüzden ne olursa olsun hep gülmeye çalışıyorum zaten. Bugün sana getirdiğim çiçekleri beğendin mi? Yolda yaşlı bir teyze görüyorum kaç gündür. Çiçek satıyor. Bugün arabadayken camımı tıklattı, hissetmiş gibi sana geldiğimi. 'Çiçek almak ister misin çocuğum, sevdiğine götürürsün.' dedi. Hepsini aldım çiçeklerin. Sevdiğime getirdim."

"Sevdiğin miyim?" dedi hayalet Yoongi. "Seni çok seviyorum ben Yoongi," diye cevap verdim. "Kendimden çok sevdiğimsin sen benim."

"Ben de seni çok seviyorum Jimin-ah, yeniden dünyaya gelsem arayıp bulup yine seni severim sevgilim."

Aklımda dolaşan Yoongi zihnim bana oyun oynadığında, ona en ihtiyaç duyduğum anlarda karşımda belirdiğinde işte böyle duymak istediklerimi söylüyordu bana. Kimi zaman mutluluktan ağlayacak gibi oluyor, kimi zamansa ben bu adamı kaybettim, ona artık dokunamıyorum bile deyip yatağıma gidiyor ve bütün gün ağlıyordum.

30 yıl geçti sevgilim benden gideli. Hayata tutunmaya çalıştığım, ama kalbimin yarısını kaybettiğim bir 30 yıl yaşadım. Hiç evlenmedim, Yoongi'den sonra aşık olma düşüncesi bile bana kirli geldi. Kendimi bir başkasını yanında hayal etmek bana yalnızca acı verdi. Ondan kopamadım ve bunu asla da istemedim.

Babamın şirketini devraldım. Şu an hala başındayım. Benim devredeceğim bir çocuğum yok ama babam bu konuda asla üstüme gelmedi. Onu geçen yıl kaybettik. Annem ve ben tatlı evimizde yaşayıp gidiyoruz. Ben sürekli Yoongi'yi ziyarete geliyorum. Onun adına bir dernek ve bir çizim atölyesi kurduk. Derneği her ay hastanelere büyük miktarda bağış yapmak için, çizim atölyesini ise Yoongi'yi mutlu edeceğini düşündüğüm ve dünyada onun adının yaşaması beni mutlu ettiği için kurdum.

Hayatım yolunda, ve ben huzur içinde ona kavuşacağım günü bekliyorum.

"Gitmeliyim artık sevgilim. Gece rüyamda buluşur muyuz?"

"Denerim." dedi Yoongi yan yan sırıtarak.

"Seni çok seviyorum."

"Seni çok seviyorum."

five feet apartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin