diez

208 40 45
                                    

Bölüm Şarkısı:

Morphia☟︎︎︎
Sallandım

𓂻_ _ _ _ _𓂻

10| Ölümü hissetmek

Şaka gibiydi her şey. Taehyung'un acısı hala içimdeyken bir de Yoongi'nin geçirdiği kriz... Kalbim öyle bir parçalandı ki bir anda, daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

İkisi birden olmazdı.

Taehyung zihnimin içinde 'yapamadın' diyordu. 'yetişemedin ona, aşkını gösteremedin, gitti o, yapamadın Jimin!'

Yoongi, hayal edemeyeceğim kadar büyük bir kriz geçirmişti. Uzun zamandır öksürük krizleri ve nefessiz kalmaları artmıştı, biliyordum ama o hep geçiştiriyordu. Bana belli etmemek için insanüstü bir çaba sarf ediyordu ama farkındaydım işte.

Beyaz teni her zamankinden daha da beyazlamıştı, gözleri çoğu zaman kırmızıydı, sesi çatlıyordu sık sık... Bazen elleri titriyordu ve o, ben görmeyeyim diye bacaklarının altına sıkıştırıyordu hayran olduğum parmaklarını.

Ve bugün, yalnızca birkaç saat önce, hemşireler duydukları gürültüyle onun mavi kapısını araladıklarında yerde hareketsiz yatan bedeniyle karşılaşmışlar.

Bunun dışında hiçbir bilgi vermediler bana. İçimden dualar ederken, çaresizlik içinde içimdeki bütün nefreti gözlerimden dökerken kapısının önünde bekliyordum.

O maviliğin aralanmasını ve sevgilimin içeriden gülümseyerek çıkmasını. Bekliyorum. Sonra beklediğim oluyor. Kapı aralanıyor. Ama sevgilim değil bana doğru yürüyen. Artık bütün bunlara dayanamıyormuş gibi bitik bir halde, çökmüş gözleri ve dağılmış saçlarıyla Namjoon Hyung.

Birkaç küçük adımda geliyor karşıma. Çömeliyor ve ellerimi büyük avuçlarının arasına alıyor. O böyle yapınca içimdeki hıçkırık belli ediyor kendini yeniden.

Gözlerim gözlerinde, minicik bir pırıltı bulmak için çırpınıyorum orada.

"Biliyorsun, Yoongi buraya ilk geldiğinde sana onun hakkında birkaç bilgi vermiştim."

"Duymak istemiyorum" diyebildim kafamı aşağı eğerken. Aynı cümleleri bir kez daha duyarsam kusacakmışım gibi hissetmiştim.

"Jimin, ilaç işe yaramıyor."

"Hayır!" diye bağırdım kafamı ışık hızıyla kaldırıp gözlerine dikerken yaşlı gözlerimi. "Durumu iyiye gidiyor, biliyorsun, nöbetleri azalmıştı, bir daha kontrol et yalvarırım!"

"Durumu iyiye gitmiyor Jimin-ah, sadece sana tutundu. Tedavilere senin sayende katıldı ve sana olan aşkı onun moralini hiç olmadığı kadar düzeltti. Bu yüzden hastalık size biraz zaman tanıdı. Anlıyorsun, değil mi?"

Gözyaşlarım daha da hızlanırken biraz daha yaklaştım ona. Omuzlarına tutundu ellerim.

"Yoongi iyileşecek hyung. İyileştireceksin onu, biliyorum yapabilirsin."

"Jimin-"

"Yalvarırım hyung, elbet bir yolu vardır, her zaman vardır!"

"Jimin-ah-"

"Hyung..."

Hıçkırıklarım yerini yavaşça sessizliğe bıraktığında görüş açım temizlendi bir tık, ama Yoongi hala karşımda değildi.

Gözümün gördüğü, onun olmadığı her yer kirliydi sanki.

Ama sonra, karşımda bir ayna görmüşüm gibi hissettim. Benim gibi gözleri yaşlarla dolu, perişan bir Kim Namjoon.

five feet apartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin