cuatro

282 50 19
                                    

Bölüm Şarkısı:

Andy Grammer☟︎︎︎

Don't Give Up On Me

𓂻_ _ _ _ _𓂻

4| ne yapacağız tuvalette birlikte?

Yoongi'nin tedavi programıyla uğraştığım birkaç haftanın sonunda oldukça yakınlaşmıştık. Benimle vakit geçirirken takındığı flörtöz tavırları, her ne kadar beni sinir etmek için yapıyor olsa da tuhaf bir şekilde hoşuma gidiyordu. Bunu yalanlayabileceğimi sanmıyordum.

Bir keresinde, her zamanki gibi çatıda geceyi izlerken beni mutlu edip etmediğini sormuştu bana. Gülümsemekle yetinmiştim çünkü hızla çarpan kalbim yüzünden ne diyeceğimi bilememiştim.

Yoongi yanımdayken, kesinlikle kötü hissetmeme imkan olmuyordu. Nasıl başarıyordu bilmiyorum ama her daim içimi kıpır kıpır eden bir büyüsü vardı sanki.

Bunu ona sesli bir şekilde itiraf etmemiştim ama o da hissediyordu, biliyordum.

"Altı adımlık boş yerin var mı?" dedim hastane lobisinin gri koltuklarında oturup telefonuyla uğraşan arkadaşıma. Sesimi duyar duymaz yüzüne yerleşen kare gülüşüyle koltuğun ucuna kaydı iyice.

"Sana her zaman."

"Ne yapıyorsun burada tek başına?" diye sordum ben de uzun koltuğun bir diğer köşesine yerleşirken.

"Jeongguk'u bekliyorum" Gözleri heyecanla parlarken, herkesin hayatında bir Taehyung'u olması gerektiğini düşünüyordum. O severdi. Ne olursa olsun sevmekten vazgeçmezdi. Ama yalnızca birkaç saniye sonra kare gülüşü yüzünü donuk bir ifadeye bıraktı. Kaşlarımı çattım ben de. Neler geçiyordu aklından moralini bozan?

"Sorun ne Tae?"

"Jeongguk buraya bankadan geliyor" dedi. "Neden biliyor musun? Yalnızca birkaç aydır flört ettiği zavallı çocuğun hastane masraflarını karşılamak için." Cümlesini tamamlayamadan gözleri doldu. Kafasını eğip deri koltuğu seyretti.

Yanında olmak istiyordum. Onu kollarımın arasına alıp sıkıca sarmak, bütün bunların bir gün biteceğini fısıldamak istiyordum kulağına. Taehyung gibi biri üzülmeyi hak etmiyordu. O gülmeliydi. Mutlu olmalı, sevmeli ve sevilmeliydi.

"Böyle düşünme" dedim nihayet kendi sesimi bulabildiğimde. "Jeongguk'un da senin hakkında böyle düşünmediğine eminim, tamam mı?"

"Daha önceki ilişkilerimde de böyle oldu Jimin, olmuyor işte. Yük oldum hep birilerine. Yanımda hastalığım konusunda bana destek olacak bir ailem yok. Tam da bu yüzden hayatıma ucundan bile olsa dokunan herkese yığılıp kalıyorum resmen. Ya o olmasa? Söylesene, Jeongguk olmasa sen mi ödeyecektin tüm bu masrafları? Namjoon Hyung mu ödeyecekti? Neden böyleyim ki ben?"

"Taehyung, senin hayatına ucundan da olsa dokunan hiç kimse bir daha eskisi gibi yaşayamıyor, biliyor musun? Sen bizim küçük Taehyungie'mizsin. Bize güzellikleri yaşatan, hayatın eğlenceli yanlarını gösteren... Kimse rahatsız olmuyor senden, yemin ederim. Belki annen baban yanında değil," sesim titremeye başladığında koltukta bir dizimi yukarı çekip ona doğru döndüm. "ama biz ailen olduk senin burada. Küçük kardeşimiz olarak kabul ettik seni. Jeongguk da eminim ki çok çok ama çok seviyor."

"Jiminie," dedi. Burnunu çekip ağzından küçük bir hıçkırık kaçırdı. "Teşekkür ederim."

"Neler kaynatıyorsunuz burada bakalım?"

five feet apartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin