2. BÖLÜM

865 158 114
                                    

Keyifli okumalar...

***

Ay yerini güneşe bırakmış, gözden kaybolmuştu. Etrafta beyaz ışık yerine güneşin, içimi titreten sıcak ve turuncu-sarı karışımı vardı.
Bulutlar gökyüzünü süslüyordu. Derin bir nefes aldım. Gülümseyip aynı anda gözlerimi kapattım. Kulaklarım, kuşların sesini işitti. Gülümsemem istemsizce büyüdü.

Bugün okulda ilk üç ders boş olduğu için evdeydim. Öğretmenler toplantısı varmış ve bizimkilerle konuşup okula üç saat sonra, ders başlayınca gitme kararı almıştık. Keşke dün geceden söyleselerdi en azından şuan, yatağımda uyuyor olurdum. Derin bir nefes alıp gözlerimi açtığımda, hiç açmamış olmayı diledim.

Yine balkonda, yine sigara içiyor ve yine bana bakıyordu. Yüzü ifadesizdi. Daha dün gece'nin rezilliğini unutamadan yine karşıma çıkmıştı. Bir anlık boşluğa gelerek kendi kendime konuşmuş; ablamı deli etmiş o çocuğu da güldürmüştüm. Rezilliğini daniskası resmen! O kadar yüksek sesle konuştuğumu nerden bilebilirdim ki?

Hala bakıyordu. "Bakmasana lan!" diyemedim tabikide. Gözlerimi, gözlerinden çekmek istiyorum ama neden çekemiyorum? Gözleri derin bir kuyuyu andırıyordu.

Şimdi çok daha netti. Dün gecenin karanlığından bazı şeyleri tam olarak görmesemde şuan herşey belliydi. Tam onu inceleyecek iken Esila yanına gelmişti. Ağabeyi'nin gözlerini takip ederek gözleri, gözlerimi buldu. Hafifçe gülümsedi ve konuşmaya başladı. Ne dediğini duyamıyordum fısıltı ile konuşuyordu büyük ihtimalle.

Ağabeyi onu dikkatlice dinliyor, anlattığı şeylere göre mimiklerini oynatıyordu fakat, gözleri hala gözlerimdeydi. Dakikalardır bana bakıyordu ve bu Esila'nın gözünden kaçmamıştı. Hatta bir ara önce bana sonra ağabeyine bakarak gülümsemişti.

Şimdi ise o Esila'ya birşeyler söylüyordu. Gözlerini, gözlerimden çekmişti. Derin bir nefes verdim ve onu incelemeye başladım. Uzun boyluydu. Esila onun dirseklerine bile anca yetiştiyordu. Zaten Esila, fazla uzun boylu bir kızda değildi.

Siyah bir tişört giymişti. Saçları, esmer teni, kolunda ki saatinden tutun dövmelerine kadar herşey siyahtı. Uzaktan ancak bu kadarını görebilirmiştim. Acaba gözlerinin rengi neydi? 'Kesin siyahtır.' Adeta siyah için yaratılmış gibiydi zaten. Bir kez daha hayranlıkla izledim onu.

Ben onlara aval aval bakarken birden, biri arkamdan kafama vurdu ve anın korkusuyla yerimde sıçrayıp çığlığı bastım. Sokakta yürüyen bir adam, perdelerin arkasından gizli gizli ne olduğunu anlamaya çalışan insanlar, Esila ve ağabeyi o da yetmezmiş gibi Meriç ve annem adeta uçarak balkona gelmişti. Herkes bana bakıyordu. Sinirle arkamı döndüm ve dönmemle ablamla alınlarımızın çarpışması bir oldu. Bu seferde ikimiz birden acıyla inlemiştik daha doğrusu ablam, çığlığı basmıştı.

Meriç kahkahalarla gülerken annem, konu komşuya rezil olduk derdine girmişti. Ve o... dudaklarında ufak bir tebessümle buraya doğru bakıyordu. Esila ise baya baya gülüyordu. O an balkonda sadece onların olmadığını gördüm. Esma abla da bana bakarak gülüyordu. Yüzüme kan akışının fazla fazla gittiğini hissedip jet hızıyla kendimi içeri attım.

Odama gidip kapıyı sert bir şekilde çarptım ve ayna'nın karşısına geçip kendime baktım. Domatesten bir farkım yoktu. Aman Allah'ım!

Odanın camını açıp derin derin nefes aldım. Şimdiden herkese rezil olmuştum.

"Ya Nare geri zekâlı mısın kızım sen?" diye sinirli bir şekilde odaya daldı ablam.

"Ya abla asıl sen, geri zekâlı mısın diye soracağım ama sormama gerek yok; görüyorum zaten hemde, fazlasıyla!"

ASOSYAL KOMŞUM ~ə~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin