Keyifli okumalar...
Multimedya'daki şarkıyı açmayı unutmayın...***
Bilir misiniz bazı anlar vardır; insan ne yapacağını bilemez dili, lâl olur bedeni yok olur. Şuan tam olarak öyleydim işte. Şok diyin, kasılmış diyin, donmuş diyin ne derseniz deyin. Asla kıpırdayamıyor, uyumuş bir şekilde titriyordum.
Dilim, zaten çoktan beni terk etmişti. En gereksiz anlarımda yanımda iken en gerekli anımda içeri kaçmıştı. Kafamı arkaya çevirmeye bile korkarken kolumda ki el beni dahada korkutuyordu. Söylediğim kelimeler için asla pişman değil hatta şuan daha beterlerini söylemek istiyordum. Tabii eğer dilim buna müsaade etseydi.
Uzun bir süredir aynı şekildeydik. En son üçüncü dakikada saymayı bırakmıştım. Ne ben ne de o, tek bir kelime bile söylememiştik. Elini de kolumdan çekmemişti hatta çekmeyi bırakın sanki elini oraya mühürlemişti.
Gittikçe dahada tedirgin oluyordum. Kalp atışlarım ritmini kaybetmiş piyano misali deli gibi atıyordu. Derin bir nefes aldım. Bu sefer vermedim. Belki boğularak falan ölürüm de kurtulurum şu gizli şeyden. Gerçi artık pek gizliliği de kalmadı ya neyse. (Kısa bir dipnot; nefesini tutarak ölemezsin Nare, bayılırsın dkskfkskfk.)
Gözlerimi hangi ara kapattığımı hatırlamıyordum kendimi, karanlığa esir bırakmıştım. Ve artık çok fazla sıkmaktan artık ağrımaya başlamıştı.
Hiç beklemediğim bir şekilde kolumdaki el beni serbest bıraktı. Birden bıraktı. Yani gerçekten bıraktı. Baya baya bıraktı. Hayır şaka yapmıyorum gerçekten bıraktı.
Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Yeşillerimi bir siyahlık kapladı. Buğulu bir siyahlıktı, şimdilik.
Hani ben zeytin gözlü demiştim ya, vazgeçtim. Kömür gibi gözleri vardı. Evet bundan sonra ona; kömür gözlü ve gizemli diyeceğim. Saçmalamayın tabikide onun bundan asla haberi olmayacak.
Bir kaç saniye sonra siyah gür saçlarını, kalın kaşlarını, hafif çekik olan gözlerini ve uzun kirpiklerini tamamen görmüştüm. Daha sonra gözlerim yavaş yavaş yüzünün diğer kısımlarını inceledi. Dik ve büyük bir burnu vardı ama ona çok yakışıyordu. Dudakları o kadar ince ve şekilliydi ki nasıl anlatacağımı inanın bilmiyordum. Yüzü uzundu ve kemikli bir yapısı vardı. Çıkık çenesi ve elmacık kemikleri adeta "Ben burdayım!" diye bağırıyordu. Geniş omuzluydu. Benim iki omzum onun bir omzu ederdi. Bir gün ölçmem lazım bunu, kafama not edeyim.
Boyu sanırım deve yok yok zürafa ile yarışırdı. Ay şimdi bilemedim ikiside uzundu dimi? Acaba hangisi uzun? Zürafa diye biliyorum ama eve gidince bir araştırma yapsam iyi olacaktı.
Ben düşüncelere dalmışken birden yüzünü yüzüme doğru yaklaştırmaya başladı. Gözlerim olağandışı bir şekilde büyümüş bir şekilde ona bakıyordum. Zaten kıpırdamamıyordum şimdi hiç kıpırdayamazdım. Yaklaştı yaklaştı ve durdu. Yüzü yine ifadesizdi. Konuştu. Nefesi yüzüme çarptı ordan havaya karıştı.
"Nefesini ver." Nefesimi verdim.
"Güzel. Şimdide al." Nefesimi aldım.
Yeni doğmuş bir bebek gibiydim. Dünyaya yeni gelmiş sanki ilk nefesimi almış gibiydim. İlginç. Ben nefesimi tuttuğumu çoktan unutmuşken o nasıl oldu da farkına varabilmişti? Ve sesi bu zamana kadar duyduğum en iyi seslerden biriydi. Öyle kalın öyle gürdü ki resmen bu beden için yaratılmıştı.
"Çekilir misin artık?"
Hayret dilim yerine gelmişti. Ama sesim berbattı. Ürkek ve cılız çıkmıştı. Eğer karşımda biri bana böyle seslense asla çekilmez tam tersi üstüne giderdim, eğlenceli olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASOSYAL KOMŞUM ~ə~
Teen Fiction(Bölümler düzenlemeye alındığı için 10. bölüm gelmeyecek. Tüm bölümler tamamen düzenlenip yazıldıktan sonra hikaye kaldığı yerden devam edecektir. Anlayışınız için teşekkür ederim.) *** İşte yine bir gece, balkonda bir yanımda kitabım, diğer yanımda...