5. BÖLÜM

711 81 135
                                    

Oldukça uzun bir bölüm oldu. Beğenerek okuyacağınızı umuyorum. Bölüm sonunda görüşürüz.

Keyifli okumalar....

***

Olaylı geçen bir gece'nin ardından nihayet evimde, balkondaydım. Kahvem'in dumanı yavaş yavaş tüterken kokusu, içimi ferahlatıyordu.

Aklımdan çıkmak bilmeyen düşünceler beni nereye gidersem gideyim kovalıyordu, tuvalette bile.

Eve geldiğimde Esila ve ailesi çoktan gitmişlerdi. Ablam mutfağı toparlayıp bir yandan bana saydırır iken annem Meriç'e sürekli beni soruyor, nereye gittiğim hakkında bilgi almaya çalışıyordu. Babam ise Dünya umrunda değilmişçesine maç izliyordu.

Ben daha kapıdan içeri adımımı atmadan Ablam, hışımla mutfaktan çıkmış, alnımı gördüğü gibi evi sesi ile inletmişti. Odadan koşarak çıkan annem beni gördüğü gibi ayağında ki terliğe yönelmiş babamın onu çağırması ile mecburen terliği geri ayağına geçirmişti. Ardından bana uyarıcı bakışlar atıp bizi koridorda yanlız bırakmıştı.

Derin bir nefes verip alnımı kapatan saçlarımı geriye atıp ablam ve Meriç'e bakmaya başlamıştım. Meriç bana acıyarak bakmış ablam ise bu hale nasıl geldiğimi sorup durmuştu. Ona daha sonra anlatacağımı söyleyip kendimi zar zor odama atmıştım.

Dakikalarca hatta saatlerce başıma gelen olayları düşünüp durmuştum. Aklımda ki en büyük soru işareti, kömür gözlü'nün oraya nasıl geldiğiydi. Ben sadece Asaf'ı arayıp belirlediğim sokağa gelmesini istemiş, o da hemen geleceğini söylemişti.

Fakat hiçbirşey istediğim gibi gitmemiş tam tersi daha beter bir hale gelmişti. Ne yapsam elimde kalıyordu. Ben sanırım bu hayata boş boş takılmaya gelmiştim, tuttuğum takım bile bugün maçı kaybetmişti. Babamın sevinç çığlıklarına uzunca bir süre maruz kalmıştım, kalmıştık.

Derin bir nefes alıp kahvemden koca bir yudum aldım, dudaklarım kurumaya yüz tutmuştu bu nedenle kahve onlara yardımcı olmuştu.

Bu gece kitap okumayacaktım, canım istemiyordu.

Başımı kaldırıp gökyüzünü süsleyen yıldızlara baktım. Tek tüklerdi. Şuan gözükmeyipte o karanlığın içinde milyonlarca olduklarını bilip görememek beni biraz üzüyordu. Şehrin ışıkları fazlaydı, yıldızları saklayacak kadar fazlaydı.

Sokaklar sessizdi insanlar, evlerine çekilmiş huzurla ya da kaygıyla ertesi günün gelmesini bekliyordu. Ben ise yine yanlızlığım ile baş başa kalmıştım.

Çevrem kalabalıktı ama bundan herhangi bir rahatsızlık duymuyordum, şimdilik. Bugüne kadar bir çok insan girdi hayatıma. Kimileri iyiliğimi isteyip beni desteklerken kimileri, arkamdan iş çevirip beni sırtımdan bıçaklamıştı.

O zamanlar henüz ortaokula giden küçücük bir kız çocuğu idim ve insanların ne türlü kirli düşünceler beslediğini tam olarak bilmiyordum.

Yaşayarak görmüştüm, büyümüştüm.

Düşünmüştüm uzunca bir süre, insanların neden kötü olduklarını, özellikle beni yanlış yola sokan kişilerin ellerine ne geçtiğini düşünmüştüm.

Sonuç; koca bir hiçti.

O günü hatırladığımda ablamın, o kişilerin nasıl ağızlarına tükürdüğüne bizzat şahit olmuştum. Beni öyle bir korumuştu ki diğer çocuklar söyleyecek söz bulamayıp bulunduğumuz alanı hızlıca terk etmişti.

O hafta ablam ile arkadaşlarıma bağırdığı için konuşmamıştım. Ne kadarda aptalmışım! Ablam sırf beni korumak için onlara bağırmıştı ama ben o zaman ki çocuk aklımla herşeyi yanlış anlamıştım.

ASOSYAL KOMŞUM ~ə~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin