Herkese uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba! Bu bölüm daha önce yazıp yayınlamaya fırsat bulamadığım bir bölümdü ve elimde maalesef yedek bölümümde yok. O yüzden bir sonraki bölüm ne zaman gelir bilemiyorum. Bu ve bir önceki bölüm benim yazarken en çok keyif aldığım bölümler oldu. Umarım sizlerde beğenirsiniz.Keyifli okumalar...💜
...
Yosun gözlü kız...
Bu bendim değil mi? Yani kömür gözlü bana öyle söylemişti. Peki bu yelloz bunu nereden biliyordu?
Taktığı yeşil lensler midemi bulandırıyordu. Çok çirkin, çok kötü gözüküyordu. Ona iğrenirmişçesine bakarken o, bana alayla ve içimi soğutan bir gülümseme ile bakıyordu.
Sessizce fısıldamıştı ama Meriç duymuştu çünkü hemen arkasındaydı. Kaşlarını çatmış her an yellozun üstüne atlayacakmış gibi duruyordu. Kardeşim de benim gibiydi. Anlamıştı birşeylerin yolunda gitmediğini. Benim yellozdan hoşlanmamamı bile bir bakışım ile anlamıştı ama bunu bana söylememişti. Bunu gözlerinde ki sinirden görebiliyordum.
Saçlarımdan damlayan sular durmak bilmiyordu, sular bile yolunda ilerlerken benim eğilmem ile yellozun mavi kot pantolonuna düşüyordu. Bu durumdan ikimizde memnunduk. Tabii memnun olmayan kişilerde vardı, annem ve ablam gibi. Yellozun düşüşü ile gülmekten bir hal olmuştular fakat şuan ikiside kaşlarını çatmış bize bakıyorlardı. Son kez yelloza bakıp ayağa kalktım ve yanından geçip odama girdim.
"Odamdan çıkar mısınız üzerimi giyeceğimde?"
Annem bir avcı edasıyla bana bakıp odadan çıktı fakat çıkmadan önce "Nazenin Yeşime kendi pantolonlarından birini ver kızım. Sonrada ikiniz birlikte aşağı inin. Bu akşam Yeşim misafirimiz olsun." dedi!
Yelloz. Misafir. Bizde. NE?!
Kesinlikle bir şakaya mağruz kalıyordum ve bunu bir türlü kabullenemiyordum, zaten kim bunu kabullenirdi ki? Ah anne ah! Kendi kızının çukurunu kazıyorsun habersizce. Ne yapacaktım ben bu kadının iyilik meleği hallerini?
Ablamda bir pantolon aldıktan sonra odayı terk etmişti. Hemen üzerimi giyip saçlarıma bir havlu sardım. Ardından tekrar banyoya gidip saçlarımı güzelce kuruttum. Aynadan kendime bakıp bir yandan saçlarımı tararken aklıma, kömür gözlü'nün söylediği son söz tekrar düşünmeme sebep oldu. Ciddi miydi söylediklerinde yoksa öylesine mi söylemişti? Ayrıca bana yosun gözlü kız demişti. Ve ne hikmetse dakikalar önce gıcık yellozda aynısını demişti.
Yoksa... Yelloz bizi mi dinlemişti? Hadi canım! İyide ben odadan çıkar iken kimse yoktu orada...
Bir kaç saat öncesi;
"Ne dedin sen?" diye sordum şaşkınlık ve sitem dolu bir sesle.
Arkamı döner dönmez bu soruyu sormuştum fakat kömür gözlü benden daha çok şaşırmış gibiydi. Gözleri ve kaşları şaşkınlıkla açılmış, elleri cebinde bana bakıyordu.
"Birşey mi dedim ben?" dedi kendi kendine konuşurmuşçasına. Ardından bir kaç şey daha söyledi ama öyle kısık konuşmuştu ki duymamıştım.
Ellerimi iki yanımdan belime koydum, sol ayağımı biraz ileri uzatarak sağ kaşımı usulca havaya kaldırdım. Evet artık hesap sorma moduna da geçtiğime göre hesabımı sorabilirdim. Aslında böyle birşey aklımda yoktu ama az önce bir kaç gün önce yaşadığımız olay gelmişti.
Asafı buluşmak için çağırmıştım fakat buluşma hayalim yerde saçımın sürüklenmesi ile son bulmuştu. Pardon kömür gözlü'nün kucağında son bulmuştu. O anı hatırlayınca nedensizce utanıyordum ve kızarmış olacağım ki kömür gözlü, gerçekten karşısında ayı oynuyormuş gibi bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASOSYAL KOMŞUM ~ə~
Teen Fiction(Bölümler düzenlemeye alındığı için 10. bölüm gelmeyecek. Tüm bölümler tamamen düzenlenip yazıldıktan sonra hikaye kaldığı yerden devam edecektir. Anlayışınız için teşekkür ederim.) *** İşte yine bir gece, balkonda bir yanımda kitabım, diğer yanımda...