İyi okumalar...
**********
Poyraz
Hızlı adımlarla okula giderken bir yandan da dün bilinmeyenle yaptığımız konuşmayı düşünüyordum.
Kıza çok fena rezil olmuştum. Ayperi de tam telefonumu karıştıracak zamanı bulmuştu.
Sanırım şifremi değiştirsem iyi olacaktı. Gerçi yine öğrenirdi ama... En azında iki gün dayanabilirdim bence.
Sonunda okula vardığımda doğru sınıfıma gittim. Pencere kenarındaki önden ikinci sırada oturan arkadaşlarım Dolunay ve Ege'ye gözlerim kayarken onların yanına ilerledim.
Dolunay yine hararetle bir şeyler anlatmakla meşguldü. Ege ise onu dinliyordu.
Aslında daha çok canından bezmiş ve Dolunay'a artık susmasını istermiş gibi bakıyordu ama sevgili Dolunay onu pek takıyor gibi durmuyordu.
Ege'nin bu halini görmeye daha fazla içim el vermeyince ben de onların önündeki sıraya çantamı bıraktım ve sıraya oturup onlara döndüm.
"Günaydın!"
Bunu dememle Dolunay sonunda susabilmiş ve kocaman bir gülümsemeyle bana dönüp cevap vermişti.
"Sana da günaydın! Da sen bugün neden geç geldin? Bu aralar hep böylesin. Geç mi kalkmaya başladın yoksa? Akşamları ders çalışayım derken gecenin ikilerinde yatarsan böyle olur gerçi. Kaç kere dedim sana o kadar çalışma diye. Hayır yani zaten yeterince çalışıyorsun, neden kendine eziyet ediyorsun ki? Bak böyle devam eder-"
Dolunay taramalıya bağlamış, bana bir anne edasıyla öğütler verirken Ege'nin elini ağzına kapatmasıyla durmuş ve ona sorar bakışlar atmıştı.
"Bence Poyraz ne demek istediğini gayet iyi anladı Dolunay. Bu yüzden sen o güzel çeneni daha fazla yorma tamam mı canım?"
Dolunay da başını sallayıp onaylayınca Ege elini onun ağzından çekmişti.
Geç geliyorsun dediği de dersin başlamasına yirmi dakika kalaydı aslında.
Ama biz genelde erken gelip sabahları birlikte sohbet ettiğimiz için ve ben bu aralar bu sohbetlerin başını kaçırdığım için kızıyordu.
Sanırım dediği gibi bunda geç yatmamın etkisi vardı.
"Ee ne var ne yok? Yüzünü gören cennetlik."
Dolunay'ın bu demesiyle ona baktım ve cevap verdim.
"Abart iyice Dolunay. Tüm gün birlikteyiz zaten."
"Evet ama senin aklın başka bir yerlerde. Son günlerde çok dalgınsın, gözümden kaçmadı sanma."
Bazen bu kızın bu kadar dikkatli olması sinirlerimi bozuyordu.
Ne yazık ki haklıydı. Geçen günlerde zaten bilinmeyeni kırdığım için affetiğini söylese bile içim içimi yemişti. Dün de ona rezil olmuştum zaten.
İster istemez aklıma geliyordu ve düşüncelere dalıyordum. Bir de kardeşimle uğraşmam vardı tabii.
Bizimkilere bilinmeyenden daha bahsetmemiştim. Ama onlardan bir şey saklamak da istemiyordum. Sanırım söyleme vakti gelmişti.
"Aslında... Benim size bir şey demem lazım."
İkisinin de bakışları ciddi bir hal alırken ne söyleyeceğimi merak ettikleri belliydi.
"Bana bilinmeyen numaradan biri yazıyor."
"Ne!?!?!"
Dolunay'ın aşırılı abartılı tepkisi sayesinde sınıftakiler tuhaf bakışlarla bize dönmüştü.
Ancak Ege'nin delici bakışlarını fark edince bir şey demeden önlerine dönmüşlerdi.
"Kimmiş peki bu kişi?"
Ege'nin bunu sormasıyla göz devirip yanıt verdim.
"Kim olduğunu bilsem bilinmeyen demem herhalde."
"Kız mı erkek mi? Bizim okuldan mı? Kaçıncı sınıf? Neden sana yazmış?"
Dolunay yine yapacağını yapıp sorularını sıralarken tek tek cevapladım.
"Kız. Bizim okuldanmış. 12. sınıf. Hatta sayısalcıymış. Bana yazma sebebi de... Şey, beni seviyormuş. Öyle dedi yani."
"Seviyor muymuş? Ciddi misin sen?"
"Evet ciddiyim."
Dolunay'a dediğimden sonra Ege araya girmişti.
"E sen bu kızın her şeyini biliyorsun. Neden kim olduğunu bulmadın ki?"
"Kimliğini bilmemi istemiyor çünkü. Neden böyle bir şey yapayım?"
"Ya durun şimdi! Onu bunu bırak da böyle bir şey olduysa onu engellemen lazımdı senin. Nasıl oldu da konuştun?"
"Dediğin gibi oldu zaten Dolunay. Ama çok fazla ısrar ettiği için kıramadım konuştum ben de onunla."
"Peki bize niye daha önce söylemedin?"
"Yani konusu açılmayınca bahsetmedim. Şimdi söyledim işte."
"Hala konuşuyor musunuz?"
"Evet."
"Yaa inanamıyorum! Senin bir kızla konuşman... Ayy sonunuz güzel olur inşallah."
"İyice abarttın artık Dolunay. Sadece konuşuyoruz. Nereye çektin konuyu."
"Dolunay demişti dersin sonra. Ben bilirim bu işleri."
Bana muzip bakışlar atarken başımı onaylamazca iki yana salladım.
Ege Dolunay'la gerçekten iyi başa çıkıyordu.
En sonunda ise zil çalmıştı ve ben de önüme dönüp çantamdan ders kitabımı çıkartmıştım.
En sonunda da hocanın gelmesiyle konuştuklarımızı aklımın başka bir köşesine iteleyip derse odaklandım.
**********
Gerçekten Dolunay demişti diyecek miyiz acaba? :))
İyi günler gardenyalarım. ❤
♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDENYA | Texting
Short StoryBilinmeyen Numara: Sana ben şiirler, sözler büyüttüm. Bilinmeyen Numara: Sana ben baharlar, yazlar büyüttüm. Bilinmeyen Numara: Sana ben hummalı gizler büyüttüm. Bilinmeyen Numara: Söyleyemedim.