İyi okumalar...
**********
Bugün yine pazartesiydi. Bitmek bilmeyen derslere girerken çoktan iki dersi geride bırakmıştık bile.
Nihayet bir şeyler atıştırmak için kantine gidebileceğim zaman evren yine benim planlarımı alt üst etmişti.
"Kızım bir bakar mısın?"
Sınıftan çıkamadan matematik öğretmenimiz Cennet hocanın seslenmesiyle yanına gitmek zorunda kalmıştım.
"Buyrun hocam."
"Şimdi 12/B ile dersim var da sana zahmet bilgisayar çantamı oraya götürebilir misin?"
"Tabii hocam."
"Teşekkürler yavrum."
Midemi mutlu etme hayallerim sadece hayal olmakla kalırken Cennet hocanın çantasını öğretmen masasından alıp tam karşımızdaki 12/B sınıfa ilerledim.
Acaba o da içeride miydi?
Bu sınıf, Poyraz'ın sınıfıydı ve ister istemez onunla karşılaşır mıyım diye heyecanlanmıştım.
Ama onu görürsem muhtemelen sakarlıklar yapmaya başlayacağım için sınıfta olmaması daha çok işime gelirdi.
Ancak yine evren ona gönderdiğim pozitif enerjilere pis pis sırıtarak cevap vermişti.
Şansıma Poyraz sınıftaydı. Yanında Dolunay, ön sıralarında da onlara bakmak için arkasını dönmüş Ege vardı.
Sanırım Poyraz, Dolunay'a dersle ilgili bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"Ya ama ben hiçbir şey anlamıyorum! Bıktım matematikten! Diğer derslerden de! Bir salın artık beni ya. Gencecik yaşımda yok kümeler yok geometri yok fonksiyon yok polinom yok trigonometri diye öldürdünüz içimdeki sevecen, mutlu, huzurlu insanı!"
Evet kesinlikle ders anlatıyordu.
"Poyraz sen de biraz düzgün anlatsana. Gören de Arapça konuşuyorsun sanacak."
Öğretmen masasına yaklaşıp Cennet hocanın çantasını bırakırken Poyrazlar masanın tam önündeki iki sırada oturdukları için Dolunay sesini az öncekine göre kıssa da dediklerini duymuştum.
"Vallaha Türkçe bilmeyen birine bile anlatsam çoktan anlamıştı Dolunay. O yüzden kendine kız."
Poyraz'ın Dolunay'a ters ters bakarak bunları demesiyle gelen gülme dürtümü bastırdım.
Biraz daha dikilirsem onları dinlediğimi düşüneceklerdi. Gerçi öyleydi zaten ama... Kulak misafiri olmuşum canım. Ne olacak ki başka?
Böylece daha fazla oyalanmamaya karar verip arkamı döndüm ve sınıf kapısına yöneldim.
"Hiç de bile. Sen anlatamıyorsun. Bir de okul birincisi olacaksın. Bunu da kanıtlayacağım sana."
"Nasıl olacakmış o?"
Dolunay ve Poyraz'ın tekrar yüksek volume çıkan atışmaları hala kulağıma çalınırken Dolunay konuşmaya devam etmişti.
"Bak şu zeka fışkıran arkadaşla biz aynı kurstayız ve kesinlikle senden daha iyi anlatıyordur."
Böyle demesiyle birkaç saniye duraklasam da ben olmadığımı düşünerek yürümeye devam etmiştim.
"Kız dursana! Hey, sana diyorum!!!"
Hala seslenmeye devam edince aklıma bir şüphe düşmüştü ve ben de onlara dönmüştüm.
Dolunay'ın bana baktığını görünce benden bahsettiğine emin olmuştum.
Ama yine de şaşkınca kendimi gösterip "Ben mi?" diye sormadan duramamıştım.
Dolunay ise gülümseyip "Evet sen. Gelsene buraya." demişti.
Ben de dediğini yapıp onların sırasına ilerledim.
Dediği gibi Dolunay'a aynı kurstaydık ama pek iletişimimiz yoktu. Benim varlığımdan haberdar olmasına bile şaşırmıştım açıkçası.
"Ya ben bu Poyraz'ın anlattıklarından bir şey anlamıyorum da senin derslerin de iyi... Hatta bayağı iyi. Acaba bir ara bana ders verebilir misin?"
Dolunay'ın şirin bir surat ifadesiyle sorduğu soruyla yanaklarını mıncırmak istesem de herhangi bir samimiyetimiz olmadığı hatırlayıp kendimi dizginledim.
Kızın uzaylı görmüş masum köylü bakışlarına maruz kalmak istemezdim sonuçta.
Hele Ege ve Poyraz'ın da burada olduğunu hesaba katarsak...
Bu düşünceyi hemen aklımızdan siliyoruz.
İç çatışmam bittikten sonra Dolunay'ın bana hala soru işareti dolu bakışlarla baktığını fark ettim. Bu sayede ona daha cevap vermemiş olduğum kafama dank etti ve sorusunu yanıtladım.
"Verebilirim tabii ki. Numaram sende vardır herhalde. Kurs grubundan falan. Haberleşiriz."
O da başını salladı ve tam o sırada zil çaldı.
Ben de üçünde gözlerimi gezdirip hepsine ithafen "İyi dersler." dedim ve nihayet sınıftan ayrıldım.
Kendi sınıfıma girip sırama otururken yüzümün yine ısınmış olduğu fark etmiştim.
Ne kadar Poyraz'ın olduğunu düşünmeyerek hareket etmeye çalışsam da çok işe yaramamıştı.
Ancak çok sevgili fizik öğretmenimiz sınıfa giriş yaptığı için bunun üzerinde duracak vaktim olmadı ve ben de kafamı derse verdim.
**********
Yine unutuyordum bölümü ya. Ders çalışmaya çalışmak bana yaramıyor.
İyi günler gardenyalarım. ❤
♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDENYA | Texting
Short StoryBilinmeyen Numara: Sana ben şiirler, sözler büyüttüm. Bilinmeyen Numara: Sana ben baharlar, yazlar büyüttüm. Bilinmeyen Numara: Sana ben hummalı gizler büyüttüm. Bilinmeyen Numara: Söyleyemedim.