4.Bölüm

1.4K 42 1
                                    

Günler peşin sıra ilerlerken mahalleye ıssızlık çökmüştü. Ortalardan kaybolan Ejder'in yokluğu, mahalledeki insanların içinde olduğu belirsizliğin git gide büyümesini sağlıyordu. Düşmanlarını, kendilerine ve Kuyu mahallesine bu kalleşliği kimin yaptığının sır perdesi gibi aralarına inmesine alışık değillerdi. Üstelik ne olursa olsun, geçmişten kuvvetiyle gelen aralarındaki düşmanlık nedeniyle Kuyu Mahallesini suçlu olarak görmekten kendilerini alamıyorlardı. Onlar için iki seçenek vardı. Bunu ya Kuyu Mahallesi yapmıştı ya da bilmedikleri bir düşman başlarında birden bire peyda olmuştu.

Diken üstündeymiş gibi hissediyor olmaları son derece ürkütücü ve rahatsız ediciydi. Birbirlerine değen gözleri huzursuzluk barındırıyordu ve artık gözlerine uyku girmez olmuştu. İlmek ilmek, enselerinden sessizce nefesini üfleyen ölümün bekçilerini arıyorlardı.

Ortama sinen belirsizliğin giderilmesi adına herkes kendini, çevresini kollayıp ulu orta başıboş gezmekten elini ayağını çekmişti. Fakat Serçe, derin bir özgüvenin öncülüğünde korkusuzca soluğu her zaman gittikleri gece kulübünde almıştı.

Beyaz ışıklandırmalar ortada yığılmış kendinden geçen insanların üzerinde, DJ'in ritmine göre yanıp sönüyordu. Orta yerde dans edenler belli ritimlerle inip kalkarken Serçe, topluluktan uzak bir köşede sarı loş ışığıyla dikkat çeken bara doğru emin adımlarla yürümeye başladı. Sırtı dik, siyah mini elbisesinin kendisini sarıyor olmasının özgüveni içerisinde, önüne çıkan insanları sollayarak ilerliyordu.

Dudakları, koyu bordo rujla albenisini artırırken, gür saçları, ardında dalgalar halinde yürüdükçe kıpraşıyordu. V şeklindeki elbisesinin göğüs kısmı, esmer tenini parlıyor gibi ön plana çıkarıyor, belirgin göğüsleri derhal dikkati üzerine toparlıyordu. Fakat Serçe'nin gözleri, bakışları göğsünde toplamanın önüne geçen yegane güzellikti. Kendinden uzun ve gür olan kirpiklerinin gerisine sürdüğü ince eyelinerın bakışlarına kattığı derinlik muazzamdı. Böylece neresi açıkta olursa olsun her şeye gözleriyle meydan okuyabilen belki de nadir insanların arasında olduğunu ispatlıyordu.

Yüksek, siyah bar taburesinin üzerine oturdu Serçe. Baldırına kadar uzanan siyah topuklu çizmesinin birinin topuk kısmını taburenin demirine yerleştirdi, gözlerini hemen önünde biten barmen Sancar'a doğrulttu.

Şehirdeki hemen hemen her kötülüğün bekçilerinin yer edindiği bu büyük gece kulübünde tek değişmeyen görevlisiydi Sancar. Hiçbir mahalleye yakınlık göstermediği gibi her mahallenin konuştuklarını da yalnızca kendi içinde tutar, hiç kimseye bir diğeri hakkında aktarım yapmazdı. Gece kulüplerinde en çok içeri alınan sorgu grubunda yer almasına rağmen herkese oynadığı dört maymunu polislere karşı da oynadığı için yeri sağlam ve sarsılmaz kalmıştı.

Bu derin suskunluğu ve bilmezden geldiği konular sıklıkla başına bela açılmasını sağlardı. Başkaları hakkında bilinmek istenilen sırların tek saklı hazinesi gibi görülüyordu. Yüzüne, karnına, kafasına darbe yemekten aptala dönse de zamanla kendisine bir arka kurması gerektiğini anlamıştı. Şimdilerde ona uzanan eller genellikle kırılarak serbest bırakılıyordu.

"Keyifsizsin bugün." dediğinde Serçe sessiz kaldı. Genellikle bu kapıdan içeriye şahane gülümsemesiyle giren genç kızın yüzünde batan güneş, hemen fark edilebilecek kadar geceye çevirmişti onu. "Sizinkilerden de kimse görünmüyor, olay mı var yine?" diyen orta boylu adamın, gövdesinden boynuna doğru tırmanan dövmelere dikkat kesildi Serçe. Üzerindeki siyah tişörtün açıkta kalan kısımlarının da dövmelerle sarılmış yeni hali, Serçe'yi şaşırtmıştı. Tek kaşını kaldırdı, sıkıntıyla derin bir nefes verdi.

"Olaysız gün yok Sancar..." dedi, başını iki yana salladı.

Sancar, Serçe'nin ağır ağır kafa dağıtmak niyetinde olduğunu anlamıştı hemen. Kararsız bakışlarını onun yüzünde gezdirdi, "Ne içersin?" dedi.

SERÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin