IV. Seni Yaşatacağım Tylor

22 5 0
                                    

-2024, Kasım, Saat 22.34-

-Tamam anne, yeterince dikkatliyim, evet tüm ev çok sıcak.

-Tamam canım, sonra görüşürüz oğlum.

 Telefonu kapattıktan sonra kötü hissetmiştim, çünkü hayatta en değerli varlıklarından biri olan anneme yalan söylemek hoşuma giden bir şey değildi. Ev soğuktu, hem de çok. Eleanor gelecekti o yüzden toparlanmam lazımdı, ilk gün heyecanını hala hissediyordum kalbimde. Eleanor ile ilk çıkmaya başladığımız zamanlardı, evime geldiği gün Salı günüydü ve ben tamamen unutmuştum onu, deli gibi toplanmış, fakat başaramamıştım, ve karşısına pijamayla çıkmıştım. Hep çok güler yüzlü biriydi ve buna da gülmüştü. ''Seni bu halini daha çok seviyorum Tylor'' dedi ve omzumu sıvazlayarak. Utanmıştım ama onun evime ilk gelişi olduğu için çok sevinmiştim, Eleanor çok zengin değildi, maddi durumları neredeyse  bizimkilerin durumuyla aynıydı. O gün bütün gece film seyretmiştik, fakat ben filmi değil sarı saçlarını ellerimde gezdirerek  mavi gözleri uykuya dalan Eleanor'u izlemiştim. Bu gün ise beraber müthiş bir akşam yemeği yiyecektik. ''Tavuk ve sebze pilavı''. menümüz buydu. Henüz 17 yaşındaydık fakat ben ikimizi de olgun olarak betimleyebilirdim, yaklaşık 7 aydır kendi evimde yaşıyordum ve ailemden destek istemeyerek erken kazandığım üniversitede kütüphane görevliliği yapıyordum. Virüs salgını yeni sona erdiği, insanların sosyalleşmede patlama yaşattığı dönemlerdi bunlar, en güzel yıllarım şüphesiz bu zamanlardı.

 O gün nihayet Eleanor evime ulaşabilmişti, gerçekten de hala ilk gün gibi kalbim çarpıyordu. Onun o mavi gözleri beni içine çekiyordu, ne zaman baksam göz bebeklerimin büyüdüğünü hissediyordum. Kapıyı açtım ve yine nutkum tutulmuştu. Kapıyı açtığımda yüzüme vuran gül kokularıyla beraber sevimli bir bere takmış uzun bir pantolon üstüne de kare desenli bir kazak giymiş Eleanor'u gördüm, güzeldi, çok güzeldi. ''Hoşgeldin sevgilim, kusuruma bakma yine büyülendim de.'' Gözlerini kırıştırarak güldü ve bana sarıldı, bende onu yanağından öptüm. Kapıda birazı ellerinde birazı da merdivenin başında bulunan poşetleri taşımamı istedi, aslında ağır değildi ama naz yapıyordu besbelli. Eleanor, biraz nazlı, göz alıcı derecede büyüleyici zeki bir kızdı. Henüz lisedeydi fakat dediğim gibi ben üniversiteye erken kaydolduğumuz için yaşlarımız aynıydı. Onu ilk gittiğimiz yaz tatilinde tanımıştım, o günden itibaren hala bakmaya doyamadığım biricik sevgilim hayatıma girmişti. Ondan çok şey öğrendim, çoğunlukla manevi şeyler. Derslerine ara sıra yardım ederdim çünkü liseden üstün başarıyla mezun olmuştum. Ailemle çok iyi geçinirdi, fazla sıcakkanlı ve iyimserdi. Bende onun ailesini severdim, özellikle Mr.Switch'le henüz çok bir geçmişimiz olmamasına rağmen iyi anlaşırdık. Kitap okumayı seven şişman tatlı bir adamdı. Eleanor 3 kardeşti ve aramızın soğuk olduğu bir tek Paul vardı, fakat Paul ailesine dahi yakın olmayan 13 yaşlarında bir çocuktu. Kimseye kötülüğü dokunmazdı ve çizimleri olağanüstüydü. Bir gün Eleanor bana çizimlerinden bazılarını getirmiş ve göstermişti. Büyülenmekle kalmamış, üzerine kaç gece düşünmekten uykusuz kalmıştım. Gerçekten iyi çizimleri vardı, ve sadece 13 yaşında olan birinin böyle çizimler yapması şaşırtıcıydı. Bunları düşünerek yormadım kendimi. Mutfağa geçip yemeği hazırlıyordu ben ise masayı dizayn ediyordum, yeteneğim çok olmasa da iyi bir tasarımcı olduğum söylenirdi. Onu çok seviyordum, bir an bile çıkartamıyordum onu aklımdan. Masaya oturdu ve göz göze bakışmaya başladık, bana bakarken aynı şeyleri hissediyordu, duygularımız birbiriyle temas ediyordu, birbirimize yaklaşmaya başlamıştık, biraz fazla yaklaşmaya, görüş alanım muhteşem yüzüne doğru daralıyordu, içimden şükrediyordum böyle bir sevgilim oldu için.''Eleanor, seni ço..'' 

-Evet biliyorum, bende seni sevgilim.

 O an dudaklarımız temas etmişti, hissettiğim en nadide duyguydu benim için, o an bir denizde sürükleniyor gibi hissetmiştim, dalgalar vücudumu titretiyordu. Dudaklarımın değdiği tek dudak ilk defa onun dudakları olmuştu. Doğru seçim yapmıştım bunu biliyordum. Birbirimizi bırakırken hala sarılıyorduk, onun için de özel bir andı. ''ilk öpüştüğüm kişi sensin Tylor, umarım sonuncusu olursun, ben artık eminim ben ve sen hakkında yani.'' Çok mutluydum ve konuşmayı unutmuştum sanki, dudakları benimkilerini mühürlemişti. ''Ben bir yemeğe bakayım, Eleanor.'' Hala olayın muhteşem etkisindeydim. O da bunu hissetmişti ki üstüme çok gelmedi. Çoğu kişi kızların aşktan daha çok etkilenen taraf olduğunu düşünürdü ama bu bilgi tamamıyla yanlış, en azından benim için. Yemeği getirdim ve ikimizin de önüne servis ettim ''Bu koku cidden çok fazla iştah açıyor, seninle daha sık görüşürsek şişman bir sevgilin olacak.'' Buna bir kahkahayla karşılık verdim. ''Ben seni o halinle bile her şeyden çok seveceğim El.''

Sessiz ReçeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin