Hayal gücün sana oyun oynuyor Bulut... Unutma! Sen medyum değilsin... Bu sıradan bir insan...
Kendi içimden tekrarladığım şeylere ne kadar inanmak istesem de olmuyordu. Özellikle rüyanın tıpatıp aynı çıkması hiçbir şeyi daha iyi hale getirmiyordu. Bu adamı daha önce hiçbir yerde görmediğim halde nasıl olur da rüyada karşıma çıkıyordu? Kapıda geçen birkaç dakikanın ardından Doruk yanıma geldi."Ne oldu güzelim?"
Kafamı sallamakla yetinsem de ona sonra konuşuruz dercesine bir bakış attım.
Adının Okan olduğunu öğrendiğim adam içeriye çekingen bir bakış attı. Doruk onu içeriye davet ederken O bana kısa bakışlar atıyordu. Bu beni daha da geriyordu."Öhöm, otursana Okan. Seni buraya kadar çağırdığım için kusura bakma."
Utku'nun yapmacık konuşmasını tek fark eden ben miyim diye etrafıma bakınca, Beril'in de benim gibi kaşlarını çattığını gördüm.
"Estağfurullah abi"
Özkan'ın cevabıyla onun müvekkil olmadığı resmen ilan edilmişti. Doruk elini başına götürürken Utku da dudaklarını yemeye başlamıştı. Ateş ise her zamanki gibi hiçbir şeyi umursamadan yemeye devam ediyordu. Doruk ve Utku eş zamanlı olarak ağızlarını silip masadan kalkarken Ateş'i de zorla kaldırdılar.
"Evet artık bize müsade... İş bizi bekler. Siz hanımlar dedikodu yapabilirsiniz rahat rahat."
"O kadar kolay değil Utku bey. Siz üçünüz hemen benimle geliyorsunuz."
Doruk emrivaki yapmamdan pek hoşlanmamış olsa da dediğimi yaptı ve üst kata çıktık."Yine ne oldu Bulut? Tanımadığın her insana potansiyel katil olarak bakıyorsun."
"Konu o değil Doruk! Bu adamı tanıyorum..."
Üçü de bana hayırdır der gibi bakarken Ateş kaşlarını çattı.
"Dur bir dakika.... Sakın bana içerideki adamı rüyanda gördüğünü söyleme."
Ateş yine ve yine beni şaşırtırken onu başımla onayladım.
"Tamam, bu kadar saçmalık yeter Bulut. Biz şimdi gidiyoruz ve sen şu saçma sapan rüyanı unutup kızımızla ilgileniyorsun. İtiraz istemiyorum."
Tam ağzımı açmışken boynumdan tutup beni kendine çekti ve derin bir öpücük bıraktı dudaklarıma.
"Aaa şey... Haydi Ateş gidelim"
"Niye yaa"
Utku Ateş'i sürükleyerek dışarı çıkarırken Doruk alnını alnıma dayadı."Daha yeni hastaneden çıktın güzelim... Artık zarar görmeni istemiyorum. Sadece burada kal ve kızımızla ilgilen"
"Ama ya sen zarar görürsen"
"Görmeyeceğim söz veriyorum."
Başımı salladıktan sonra tekrar dudaklarımdan öpüp odadan çıktı. Ona güvenmek, zarar görmeyeceğine inanmak istiyordum. Ama bu bela bitene kadar rahat bir gün geçiremeyeceğimi de biliyordum.
Doruk'tan
" Doruk biliyorum sana saçma gelecek ama... Sence de Bulut'a hak vermemiz gerekmiyor mu? Yani kız hayatında hiç görmediği adamları gördü, ikisini bize anlattığı gün, birini de bugün teşhis etti. Bunların hepsi tesadüf veya sadece rüya gibi gelmiyor bana. Cadaceus'un gerçek olması ve hakkında hiçbir şey bilmediği bir örgütü öylece bulması da cabası tabi."
" Bu adama ne kadar güvenebiliriz ben de bilmiyorum Ateş. Ama şu an elimizdeki tek plan bu. Babamı kurtarmam lazım... Anneme artık ne yalan söyleyeyim bilmiyorum. Her gün çaresizce beni arıyor ve ben sadece onunla konuşmak istemediğini, durumunun iyi olduğunu söylüyorum. Ona gerçekten bir şey olduysa annem hep kendisini suçlu hissedecek. Onunla tartıştıktan sonra başına bunlar geldiği için kendisini affetmeyecek. Peki ya ben? Ben kendimi nasıl affedeceğim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST 2
Teen Fictiontam da işler yoluna girdi derken bu da neyin nesi? mutlu sonun mutsuz hikayesi yeniden karşınızda. SADİST2