Sabah gözlerimi araladığımda yanımda mışıl mışıl uyuyan sevgilime gülümsedim. Onun sayesinde dün gece ağrılarımı unutmuş, kendimi ona bırakmıştım. Doruk'la her sevişmemiz olaylı bitiyordu sanki. En son bunu yaptığımızda ertesi gün vurulduğum aklıma gelince keyifsizce gülümsedim. Umarım bu sefer kötü bir şey olmazdı, yoksa cidden evrenin bizim birlikteliğimizi onaylamadığı yönünde bir duyguya kapılacaktım. Aklımdan geçen komplo teorilerini bir kenara bırakıp dikkatlice yataktan kalktım. Saat daha 6.30'du ve evdeki herkes mışıl mışıl uyuyordu. Bu saatte ayağa kalkacak tek deli ben olabilirdim zaten. Ellerimi kaşınan saçlarımın arasında gezdirerek yüzümü buruşturdum. Gerçekten de berbat bir haldeydim. Banyoya geçip aynadaki yansımama bakarken çığlık atmamak için ağzımı kapattım. Saçlarım yıkanmamaktan birbirine girmiş ve kaskatı olmuştu. Her zaman soluk olan yüzüm ise sanki bütün kanım çekilmiş gibi bembeyaz duruyordu. Tamam! Bugün bu sefil halimden kurtulacağım.
Küvetin yanına dikkatlice çöküp sıcak suyu açtım ve elime biraz şampuan alıp kendimi çok zorlamadan saçlarımı yıkamaya başladım. Hiç bu kadar çaresiz bir duruma düşmemiştim doğrusu. Saçımı durulayıp ikinci kez sabunlamaya başladığımda temizlendiğini yeni yeni hissediyordum. Sonunda durulanıp saçıma havluyu sararken, başka bir sabunlu havlu ayarladım. Üzerimdekilerden dikkatlice kurtulduktan sonra, havluyla vücudumu silmeye başladım. Her defasında havluyu yıkayıp sabunlamak uğraştırsa da bugün bu pislikten kurtulmaya kararlıydım.
İşimi bitirdikten sonra bornozumu giyip odaya geçtim. Makyaj masamda gördüğüm malzemelere bakıp gülümsedim. Belki de bugün eski Bulut olabilirdim? Dolaptan kıyafetlerimi çıkardığımda garip bir ürpertiyle arkama baktım. Doruk yarı açık gözlerle beni izliyordu.
"bu saatte deli mi dürttü Bulut?"
Omuzlarımı silkerek kıyafet çıkarmaya geri döndüm.
"pistim Doruk."
(DİKKAT BURDAN SONRASINI İSTEMEYEN BİR DAHAKİ UYARIYA KADAR GEÇEBİLİR)
Homurdanmaya başladığında uykusunu kaçıracak muzip bir fikirle gizlice gülümsedim. Arkama kısa bir bakış atıp hala uyanık olduğundan emin olduktan sonra bornozu yavaşça üstümden çıkarttım. Doruk'un uyanmaya başladığını nefes alışından hissediyordum. Gülmeme engel olup onu umursamıyormuş gibi davranarak iç çamaşırlarımı elime aldım. Bunlar Doruk'un bana giymem için neredeyse yalvardığı ancak benim rahatsız ediyor diye hiç giymediğim takımdı. Ve ikinci darbe de gelmişti. İç çamaşırlarını yavaşça üzerime geçirirken artık nefesini daha yakından duyuyordum. Dolabın kapağını kapatıp yansımama bakarken, karnımdaki dikişlere rağmen seksi göründüğüm kanaatine vardım. Doruk şimdi tam arkamda, göğsü sırtıma yaslı bir şekilde duruyordu. Bir eli belimden yukarı tırmanıp göğüslerimin üstünde dururken, diğer eli daha aşağılarda, daha duyarlı bir yerde durdu. O küçük sinyalle bedenim anında sıcaklamış ve nefes alışım değişmişti.
"demek yaramazlık yapmak istiyorsun buz prenses?"
Dudaklarını kulağımda dolaştırırken fısıldayarak söylemişti bunu. Sadece aynadan göz teması kuruyorduk. Dudaklarımı ısırarak gülümsedim ve kalçamı arkamda duran sert ve tamamen çıplak olan erkekliğine bastırdım. Her ne kadar utansam da yıllar içinde Doruk'un bu cazibeli halimi daha çok sevdiğini öğrenmiştim. O korkusuz, cesur ve kendinden emin Bulut'u daha çok seviyordu. Yani asıl olduğum kişiyi.
Küçük sinyalimle Doruk harekete geçmişti bile. Beni kendisine çevirip dudaklarıma şehvetle yapışırken aynı zamanda beni yatağa yönlendiriyordu. Kollarımı boynuna dolayıp ona ayak uydurdum ve sonunda sırtım yatakla buluştu. Doruk çok sert hareket etmemeye özen gösteriyor gibiydi. Sütyenimin kopçalarını açmaya çalışırken ona yardım ettim. Sütyenim odanın diğer ucunu boylarken Doruk çoktan göğüslerime inmişti. Diliyle ve küçük ısırıklarla beni kendimden geçirirken külotum da sütyenimle aynı yeri paylaştı. Doruk tekrar yukarıya çıktığında gözlerime bakıp muzip bir gülümseme gönderdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST 2
Teen Fictiontam da işler yoluna girdi derken bu da neyin nesi? mutlu sonun mutsuz hikayesi yeniden karşınızda. SADİST2