1 YIL SONRA...
sık nefes alışlar...
acı çekiyor...
ağlıyor mu?
gözlerimi araladığımda kafamı yavaşça sağa çevirdim. yine oluyordu. doruk terden sırılsıklam olmuş bir şekilde kabus görüyordu.
bir isim...
kimdi o?
mırıldanmalarını anlayabilmek için bir süre bekledim. doruk yaklaşık bir haftadır böyleydi. geceleri kabuslar görüyor ve sürekli bir isim sayıklıyordu. ancak ismi bir türlü anlayamıyordum. sürekli gizli ve kısa telefon görüşmeleri yapıyor, geceleri bahane uydurarak bir yerlere gidiyor ve yarım saat sonra geri dönüyordu. iç çekişleri fazlalaşmaya başlayınca ona seslendim.
''doruk''
sesimle aniden uyandı ve bir süre beni tanımıyormuş gibi baktı. ben olduğumu anlayınca derin bir nefes aldı ve beni göğsüne çekerek sıkıca sarıldı. evet bu duruma çok içerliyordum ancak ciddi bir sorunu olduğu düşüncesi beni daha çok korkutuyordu. yarın ilk iş onun terapistiyle konuşmayı aklıma not ederek kollarımı beline doladım ve gözlerimi yumdum.
**
7.30
alarmın sesiyle gözlerimi araladığımda boş olacağını bilmeme rağmen kolumu sağ tarafa uzatıp yokladım. doruk babamın ısrarlarıyla bizim holdingde çalışmaya başlamıştı. babam ne kadar ısrar etse de yönetici olarak başlamayı kabul etmemiş ve sıradan bir çalışan olarak başlayıp kendi emeği ile yükselmek istemişti. şuanda strateji ve planlama ekibinin başkanıydı ve çok fazla çalışıyordu. bazen onun bu kadar yorulması yüreğimi burkuyordu. bana değiştiğini kanıtlamak için çok fazla çaba sarf ediyordu.ben mi? ben ise doruk gibi babamın bütün yakarışlarına kulak asmadan üniversiteyi okudum ve hemşirelik kazandım. babam tek vasisinin ben olduğumu söyleyerek beni şirketin başına geçirmeye çalışsa da kabul etmedim. o şirket yüzünden başıma gelenleri hatırladıkça kanım çekiliyordu. sonunda beni ikna edemeyeceğini anlayan babam soluğu doruk'un yanında almıştı.
kızımın sesini duyunca gülümseyerek yerimden kalktım. çok çabuk büyümüştü, yarın doğum gününü kutlayacaktık. gülümseyerek kollarımı ona uzattığımda ağlaması durdu ve kendi çabasıyla beşiğinden kalkmaya çalışarak bana kollarını uzattı. onu kucağıma alıp yüzüne küçük öpücükler kondurdum. Dünya ile aramızda farklı bir bağ vardı. evet doruk için deliriyordu ve onu gördüğü anda sevinçten çıldırıyordu. ama benim yanımda çok sakin ve uysaldı. Dünya'yı kucağıma alarak aşağıya indim. bugün iznim bitiyordu ve işe dönmeliydim. doğrusu bende çalışmayı özlemiştim.
''özlem''
Özlem Dünya'nın bakıcısıydı. henüz 18 yaşındaydı ama yaşına göre çok olgundu. onunla ilk tanıştığımda ailesini geçindirmek için okuluna devam edemeyen küçücük bir kızdı. şimdi hem açıktan okuluna devam ediyor hem de bana yardımcı oluyordu.
''efendim Bulut abla''
''benim işe gitmem gerekiyor Dünya sana emanet''
başını sallayarak kollarını bana uzattı. kızımı son kez öperek Özlem'e verdim ve yukarıya çıktım. Doruk'un psikoloğunu aramam gerekiyordu. telefonu aceleyle alıp numarayı tuşlarken çok tedirgindim. Doruk'a söylemeden böyle şeyler yapmak hiç hoşuma gitmiyordu, belki de bu halinden haberi yoktu ama içimi rahatlatmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST 2
Teen Fictiontam da işler yoluna girdi derken bu da neyin nesi? mutlu sonun mutsuz hikayesi yeniden karşınızda. SADİST2