''hastamızın durumu-''
elektrik çarpmış gibi Doruk ile birbirimizden ayrılırken yanaklarımın yandığını hissediyordum. Biz birileri yakalamadan romantizm yaşayamayacak mıydık yahu? Doruk hemşireye ateş saçan gözlerle bakarken yanımdan kalkması için Doruk'u dürttüm. bana ne var? der gibi kaş göz işareti yaparken hemşireye bir bakış attım. hemşirenin yüzünde oluşan devasa hayal kırıklığını farkettiğim zaman kaşlarımı çatmaya başlamıştım bile. hafifçe öksürüp genzini temizledikten sonra bize küçümseyen bir bakış attı.
''hastane içerisinde böyle durumlara izin verilmiyor. lütfen sevgilinizle taburcu olduktan sonra hasret giderin.''
sinir kat sayım daha da artarken bana beklentiyle bakan Doruk'u görmezden geldim. ağzının payını vereceğimi biliyordu ve ben de tam olarak bunu yapacaktım. burası benim çalıştığım hastaneydi ve kuralları ondan daha iyi bildiğime emindim.
'' birincisi; o benim sevgilim değil, kocam. ikincisi ise bu hastanenin kurallarını senden daha iyi bildiğime eminim, çünkü burada çalışıyorum. ve sen de... sanırım bahsettikleri yeni çalışansın. Umarım birisi sana tekmeyi basmadan şahsa ait bir odaya girerken kapıyı çalmayı öğrenirsin.''
hemşirenin yüzü kıpkırmızı olurken elindeki dosyayı deli gibi karıştırdı. hasta bilgilerine baktığına yemin edebilirdim. Doruk yüzünde memnun olmuş bir ifadeyle kahkahasını tutarken ona göz devirdim. onu kıskandığım zaman verdiğim tepkilere bayılıyordu.
''tabi... ben... şey... izniniz olursa pansuman yapmaya geldim.''
''tabi ki''
hemşire pansuman için özel bir çaba sarfederken nefesimi yavaşça verdim.
''bak gerilme. sen sadece işini yap, özel bir çaba sarfetmene gerek yok. Ve ne olursa olsun bir hasta ya da hasta yakınıyla bu şekilde konuşma. bunu bana yaptığın için sorun yok ancak diğer hastalar hoş karşılamaz.''
gülümseyerek kafasını salladığında bende gülümsedim. evet Doruk'u çok kıskanıyor olabilirdim ancak kıskançlığım yüzünden insanlara böyle davranamazdım. hemşire odadan çıkarken Utku, kucağında Dünya'yla ve arkasında Ateş, Nazlı ve Beril ile odaya girdi.
''öhöm, şey sonunda ayrıldınız demek. hemşire pek mutlu görünmüyordu''
Doruk sırıtarak bizi bastığını söyleyince etrafa gülüşme sesleri yayıldı.
"Utku bu basma işlerini iyi bilir. anlattığı kadarıyla mutfak fantaziniz varmış"
Ateş kendi söylediğine katıla katıla gülerken Utku gülmek ve gülmemek arasında kalıp Doruk'un tepkisine baktı.
''Utku dua et kucağında kızımı tutuyorsun.''
Utku'nun kollarına uzanıp Dünya'yı kucağıma alırken sevinçle zıplayarak bana sarıldı. kızımı o kadar çok özlemiştim ki bilincim yerinde olmasa da ona sarılmak için çırpınıyordum. farkettiğim bir şey ile Doruk'a döndüm.
"Doruk, Özlem neden gelmedi? Dünya ile ilgilenirdi en azından. sanırım altını kirletmiş"
"aa şey ben değiştireyim"
Nazlı aceleyle konuşup Dünya'yı alırken Doruk ağzında bir şeyler geveliyordu. bir gariplik olduğunu seziyordum ama kimsenin konuşası yoktu.
"Özlem? ha... şu Doruk'a hallenen bakıcı"
Ateş'in söyledikleriyle odaya buz gibi bir hava hakim olmuştu. Dünya ile odadan çıkmaya hazırlanan Nazlı olduğu yerde kalıp ağır çekim Ateş'e dönmüştü. Utku ve Beril birbirlerine bakış atmışlardı. Doruk ise Ateş'e ölümlerden ölüm beğen der gibi bakıyordu. söylenen şeyi idrak edemeden birkaç dakika etrafıma baktım. Özlem? hani şu çok güvendiğim, kızımı ve evimi emanet ettiğim Özlem? aklım almıyordu. insanlara iyilik yaptıkça bunu yaptığına pişman ediyorlardı. herkes tepkimi merak ederken içimde ki öfkeyi kontrol etmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST 2
Teen Fictiontam da işler yoluna girdi derken bu da neyin nesi? mutlu sonun mutsuz hikayesi yeniden karşınızda. SADİST2