15

4.6K 424 86
                                    

Üzerime tuttuğu mavi uzun gömleğe tiksinerek baktığımda yüzüme bakıp göz devirdi. "Birilerinin yaptığım şeylerden tiksinmesi gururumu kırıyor Jimin. Düşüncelerini bu kadar dışarı yansıtma."

Açık sözlülüğü karşısında kaşlarımı kaldırdım ve o gömleği üzerimden çekip dikiş masasına giderken ben de önünde durduğum makyaj masasına yaslandım. "Tiksindiğimi anladıysan amacıma ulaştım demektir modacı kız. Bok gibi gömlek. Orta çağ İngiltere'sinden kalma gibi. Belime kahverengi kemer de takacak mısın? Kılıcımı falan koyarım."

"Hey.. Bu mantıklı." Kafasını kaldırıp bana baktığında kaşlarımı çattım. "Ne demek mantıklı? Neresi mantıklı?" Ona doğru yaklaştığımda dikiş makinesini bıraktı ve odanın bir köşesinde duran büyük sandığa doğru ilerledi. İçinde her türlü ip, kumaş gibi ilgi alanımın tamamen dışında olan zımbırtıların bulunduğu dev gibi bir sandıktı.

"Belin o kadar ince ki gömleği pantoluna sokmadığımız sürece vücudunun güzelliği ortaya çıkmıyordu Jimin. Ama gömleğin olayı en ucundaki desenlerde. O yüzden içine sokamayız. Zaten eski model bir şey.. Kahverengi ya da bordo bir kemer takarsak hem belin ortaya çıka-"

"Sus sus. Beynim ağrıdı. Ne yapıyorsan açıklamadan yap."

Sandığın için bakarken o kadar hızlı ve heyecanlıydı ki bu hallerine şaşırmadan edemiyordum. Yaptığı şeyden nasıl zevk aldığını bilmesem de sorgulamayacaktım. Hem zevkler tartışılmazdı hem de Jungkook'un kendini asilzade sanan homofobik kaşar kardeşinden bana neydi?

Sustuğunda sağ tarafımda kalan kitaplığa ilerledim ve üzerindeki eşyaları incelemeye başladım. Bir kar küresi gördüğümde alıp salladım ama içinde uçuşması gereken sahte kar taneleri ya da ona benzer şeylerden yoktu bu yüzden yüzümü buruşturup yerine koydum. Bu kızın odasında güzel bir şey aramak hataydı zaten.

"Taehyung mu?"

Aniden sorduğu soru karşısında elime aldığım kitap düşecek oldu ama çabuk toparlayıp hızla ona döndüm.

"Ne?"

"Hastanede dediğin arkadaşın... Taehyung mu?"

Kemer aramayı bırakıp bana döndüğünde kaşlarımı hafifçe çatarak ona baktım. Hayatını boka çevirdiği çocuğun acı çektiğini duymak onu mutlu ederdi tabi. Şöyle gerilip ağzının üstüne vursam ben de çok mutlu olurdum ama dua etsin ki onun evindeydik. Yoksa birini döverken cinsiyet ayrımı yapmıyordum. Kadın erkek her koşulda eşit sayılmalıydı.

"Hayır, henüz hastaneye kapatacağımız kadar aklını kaybetmedi."

Onu ilgilendirmediği için gözlerimi üzerinden çekip yatağın üzerindeki kıyafetlere yaklaştım. Siyah rengin hakim olduğu ve kumaşının kalitesi kilometrelerce öteden belli olacak bir takım elbise gördüğümde tatmin olmuş bir şekilde kafamı salladım. Belki de arada düzgün üç beş bir şey yapabilecek yeteneği vardı. Yanında duran lacivert eski bir gömlek ve kahverengi ceket de yine şu vazgeçemediği eski model şeylerden biri olmalıydı. Giydikten üç saniye sonra kendimi bir British dönem dizisinde bulabileceğim türden bir kıyafetti. Gözlerimi bu çirkin şeyin üzerinden çekerek diğer kıyafete baktım. Oldukça parlak bir kırmızı tonuna sahip olduğundan gözlerim bozulacak gibi hissetsem de bakmaya devam ettim. Kolları tüllü ve çiçekliydi. Gözlerimi yatağın aşağısına doğru indirdiğimde bunun bir elbise olduğunu fark edip kaşlarımı çattım. "Erkeklerden hoşlanınca kız gibi olduğumuzu sanan kuş beyinlilerden olduğunu söyleme bana. Bunu asla giymem. Fotoğrafları okul sitesine yükleyeceğini söyledin."

Kıyafeti elime aldım ve göğüsler için yapılmış üzerinde parlak taşların olduğu kısma dokundum. "Memem yok Soyeon. Hayal kırıklığına uğratmak istemem ama ciddili erkeğim ben. Göğüs kasım var ama bu benim bedenime göre olmaz muhtemelen."

Seducing Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin