"Sen ki ey aciz insan, rabbinin sana hediye ettiği evladını kötü yola iterken hiç mi utanmayacaksın? Yüzün hiç mi kızarmayaca-AH!"
Evin dış kapısının pervazıyla bir bütün haline gelmişken babamı hidayete davet ettiğim vaazım, vesveselerden kulağı sağır olan babamın enseme attığı şaplakla kesildi. Sanırım rabbimin ibret alalım diye yarattığı kullarından biri de benim babamdı.
"Salak salak konuşma Jimin!"
"Ya niye vuruyorsun bana ya? Ne yaptım ben şimdi? Komşular yetişin! Çocuk esirgeme, yetimhane ne varsa arayın! Bu ailede resmen şiddet var!"
Yaşımın bana vermiş olduğu yetkilere dayanarak asi ergen ruhumun isyanını apartmanımızın sakinlerine duyurmaya başladım. Öyle ya da böyle babamı pes ettirmem gerekiyordu.
Çünkü yaklaşık yirmi dakikadır babamla beraber evin kapısında cebelleşiyorduk. Adam resmen beni zorla evden atmaya çalışıyordu ve bir tane rabbinin yolunda olan kul da çıkıp "Öz oğluna bunu yapmaya utanmıyor musun?" diye sormamıştı.
"Ya gitmek istemiyorum baba, zorla mı?"
"Evet! Zorla! Yeter artık içine kapandığın."
İçime kapandığım falan yoktu. Ama babam kafasında kurduğu her şeye öyle bir inanıyordu ki İsa elinde haçla gökten inip "Sen kafanda kurmuşsun, yok öyle bir şey." dese yine ikna olmazdı.
Öteki tarafta yatacak yeri yoktu.
Babama göre Seokjin'le ayrıldıktan sonra insanlara olan güvenim sarsılmıştı ve bu yüzden gönüllü olarak yalnızlığı tercih ediyordum. Ancak bu teorisinin doğruluk oranı yüzde bir bile değildi.
İlk olarak Seokjin insanların güvenini sarsacak biri değildi. Eğer öyle olsa şu an en yakın arkadaşlarımdan biri olmazdı.
İkinci olarak, Seokjin'in yerinde kim olursa olsun, kimseyi beni bir anda insanlığa küstürecek kadar hayatıma almazdım. Ergen ilişkilerimi hayatımın merkezi yapmayacak kadar beynim vardı çok şükür.
"Ya ne alaka, ne alaka?! İçime falan kapanmadım ben, sal artık beni. Bak baba falan dinlemem polisi arar aldırırım seni- Ah! Ya vurmasana baba!"
"Sülük gibi de yapışmış kapıya, bıraksana oğlum!"
Beni kapının pervazından ayırmaya çalışırken konuştuğunda mümkünmüş gibi pervaza daha çok sarıldım. Biraz daha zorlarsam kafam pervazın içine girecekti. Ama pes etmek yoktu.
"Jimin gitmezsen kovarım seni evden, sürünürsün sokaklarda."
"Baba bokun olayım yollama beni oraya baba!"
Artık yalvarma moduna geçtiğimde babam göklerdeki güçten sabır dilenmeye başladı. Bir yandan da beni çekmeye çalışıyordu.
"Kimden aldın bu inat huyunu sen ya!?"
Bana bağırdığında sinirle nefes alıp verdim. 20 dakikadır benimle cebelleşen adam mı bunu söylüyordu?
"SENİN TOHUMUNUM BEN BABA!"
"BANA BAĞIRMA JIMI- Ah, Bay Han... Nasılsınız?"
Babam üst komşumuz Bay Han'ı görünce yaşadığı ani karakter değişimi yüzünden sanki çok normal bir andaymışız gibi konuştu ve adama gülümsedi.
Bu hallerini kameraya alsam iyi olacaktı. Adam resmen bipolar davranışlar sergiliyordu. Kapı gibi deli raporu alabilirdim.
Muhtemel amacı yanımızdan geçip gitmek ve gürültümüzün bitmesini ummak olan Bay Han, kendisine seslenildiğinde tedirgin bir gülümseme ile babama döndü ve cevap verdi. "İyiyim Bay Park. Siz... Siz de oldukça iyi görünüyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seducing Jeon Jungkook
FanfictionGay kıçını kurtarmak için kardeşimle çıkmanı mı anlayacağım Jungkook? • TaeKook Texting #18 in Taekook (29.01.21) #2 in vkook (11.03.21) #1 Soyeon (01.04.22)