34

2.7K 221 130
                                    

"KOVULMUŞ ŞEYTANIN ŞERRİNDEN SANA SIĞINIRIM YA RABBİ! HANİ BİR TANE ÖLÜM MELEĞİ VARDI LAN!?"

Yavşak kız kardeşimin cırtlak sesi yapacağım açıklamayı bölerken hepimiz ona doğru döndük. Koltukta oturmuş bize bakıyordu.

"Mal bu kız he."

"Müthiş bir kul olduğun için tanrı sana 7 tane ölüm meleği yolladı Soyeon. Seç beğen al."

Önce Hoseok hyung sonra Seokjin hyung konuştuğunda Soyeon kim olduğumuzu fark ederek derin bir nefes verdi. "Hasiktir ya. Az daha aklımı kaybediyordum. Hayırdır ayin mi yapıyorsunuz?"

Soyeon anında uyum sağlayarak Seokjin hyungun yanına çöktü ve Sokjin hyungun telefonunu biraz kendine çekerek ikisinin de yüzünün aydınlanmasını sağladı.

"Hayırdır lan bu ne samimiyet?" diye anında lafa atlayan Jimin, Seokjin hyungun telefonunu Soyeon'dan uzaklaştırdı ve ters ters ona baktı. "Sen karanlıkta kal, yüzünü görmek istemiyorum."

"Ay götüm. Her neyse, niye toplandınız böyle?"

Ağzımı bile açmadığımda gözlerime beklentiyle bakan Hoseok hyung göz devirdi. "Jungkook, Taehyung'u neden buraya çağırdığını anlatıyordu."

"Aa, neden çağırdın harbiden? Anlat bakalım abi."

Hasiktir ya. Bu kızın burada işi ne?

"Abi.. Gay olduğunu-

"NE? KİM DEDİ LAN BÖYLE BİR ŞEYİ? İFFETİME HAKARET SAYARIM! ARKADAŞLAR GÖRÜYOR MUSUNUZ? HAKKIMDA REZİL SÖYLENTİLER YAYILIYOR. HER KİM Kİ BU SÖYLENTİLERİ YAYAMAYA DEVAM EDER ONUN BEN AMINI DAMINI-"

"Jungkook şov yapma, kız biliyor ve saygı duyuyor."

Seokjin hyung konuştuğunda gözlerimi kırpıştırarak Soyeon'a baktım. Bıkmış bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Şovun bittiyse anlatacak mısın abi?"

"Biraz daha şaapsaydık?"

"Anlat artık."

Gözlerimi Taehyung'a çevirdim ve yutkundum. Neden onu buraya çağırmıştım?

*********

"Bilim ve bilişimin nefes aldığı teknolojinin kutsal topraklarında kartla ödeme alamayan market mi olur ya? Nereye düştüm ben, neresi burası?"

Ayağımla yerdeki taşı tekmeledim ve söylenerek yürümeye devam ettim. Yoongi hyugtan ayrıldıktan sonra en yakın marketten, en güzel içecekleri seçmiştim ama gelin görün ki makine bozulduğu için ödeme yapamayarak seçtiğim her şeyi bırakmak zorunda kalmıştım.

Tüm hücrelerim sinirle doluydu. 21. yüzyılda karşılaştığım bu saçmalık yüzünden yaşadığım topraklar, teknolojinin olmadığı ve insanların hâlâ bozkırda at koşturduğu bir hâle bürünmüştü gözümde. Az ileriden köşeyi dönünce mızrakla savaşa girmiş iki kabile reisi görecekmişim gibi bir his vardı içimde.

Ayrıca içecek seçmeye çok fazla vakit ayırmıştım ve kârlı bir alışveriş olacağına da emindim. Bir alana bir bedava falan da vardı. Ama cüzdanımda nakit değil de kart taşıyacak kadar zengin olduğum için elim boş marketten ayrılmak zorunda kalmıştım. Parayla rezil olmak tabirinin ete kemiğe bürünmüş hali gibiydim.

Cüzdanında kart taşıyorsun ama 1+1 kampanyasında aklın kalıyor Jeon. Sülalen zengin senin, ne bu ruhu fakir hareketler?

Birkaç sokak ileride ilk gittiğimden daha büyük olan bir markete girdikten sonra doğruca içecek reyonuna ilerledim ve raflardan -bu sefer soyadımın getirdiği zenginliğe dayanarak fiyatına bakmadan- elime geçen tüm içecekleri kucağıma biriktirmeye başladım. Artık rafa uzanamayacağım kadar içeceği kucağıma doldurduğumda ise kasaya gittim ve üç kişilik sırada beklemeye başladım.

Seducing Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin