52

800 112 45
                                    

"İtiraz ediyorum sayın yargıç." dedi Jungkook aniden. Ortamda yargıç sıfatına nail olabilecek birinin olmaması dışında hiçbir sorun yoktu. "Taksinin bagajına yolcu alınamaz diye bir kural mı var?"

Sokrates bu savunmayı duysa belki kendisi için de kullanır ve ipin ucuna gitmekten kurtulurdu ama amir çok da takmış gibi durmuyordu.

"Jungkook salak mısın sen?" dedi Namjoon sessizce. "Trafik kurallarına aykırı bu."

Jungkook aydınlanma yaşar gibi Namjoon'un yüzüne baktığında tam bir insan irisi akıl gerisi olduğunu anladım. Derin bir nefes verip kafamı iki yana salladığımda Jungkook yeniden konuşmaya başladı.

"Yine de ben konunun babamla bir ilgisi olduğuna inanmıyorum. Taksiciyi biz zorladık şimdi koskoca şirket yöneticisi babam buraya gelip ergen oğlunun vukaatlarıyla mı uğraşsın gerçekten?"

Amire yakındığında gerçekten bunun bir sonuç getireceğini umduğundan ona kısa bir süre acıdım. Bu seansımı bölen şey ise amirin sözleri oldu.

"Reşit değilsin. Velin olmadan, kefaret bedelin ödenmeden seni şuradan şuraya çıkartmayız. Normalde nezarette beklemen gerek ama işte.. Zengin bebesi olunca işler değişiyor."

Göz devirerek konuşan amirle beraber Yoongi alayla güldü. O tam konuşmadan önce Jimin lafa girdi. "At nezarete kardeşim yalvaran mı var sana? Zengin bebesi diye alay edeceğine paradan korkmamayı öğren."

Babası avukat olan biri için görev başındaki memurla fazla sert konuşuyordu ama umurundaymış gibi de durmuyordu. Jimin için nezaret bu ortamdan çok daha rahat olacaktı orası kesin. Yine de onu kolumla dürttüm. İşlerin daha da kötüye gitmesine gerek yoktu.

Karakola geldiğimizde polislere olan ısrarlarım sonucu Jimin'e pansuman yapılmıştı ve biraz insana benzemişti. Yine de dağınık saçları, kirli üstü ve yara bere olan vücuduyla kavgadan çıktığını bas bas bağırıyordu. Bu yüzden tüm polisler ona özellikle kıl olmuş gibi görünüyorlardı.

Amir elindeki dosyaları karıştırırken Jimin'in dosyasını bulduğunda duraksadı. "Senin parandan korkmadığım kesin."

Jimin alayla güldüğünde yumruğumu sıktım. Zenginiz diye bize bebe diyor ve orta halli olan Jimin'e de fakir muamelesi yapıyordu. Çocuğun ailesi fakir bile değildi ve şu durumda bizim babalarımızın parası onu Jimin'e bile dokunduramayacak kadar korkutuyordu. Ki işlediğimiz büyük bir suç bile yoktu. Para cezasıyla kapatılacak bir dosyaydı. Tek sorun adımızın basında duyulacak olmasıydı.

"Sen Kore vatandaşı değil misin?" dedi ani bir şekilde konuyu değiştirerek. Dosyada bir şeyler dikkatini çekmeye başlamış olmalıydı.

"Niye? Beni Hollanda hukuk sistemine göre mi yargılayacaksınız?"

Jimin bu durumun hoşuna gitmediğini belli eden ancak gram korku barımdırmayan bir ses tonuyla konuştuğunda amir bu soruya cevap vermeyip dosyayı karıştırmaya devam etti. Ardından her ne gördüyse refleksif bir tavırla oturuşunu düzeltti. "Kim Yoora'nın oğlu musun?"

Jimin'in adını asla anmadığı annesinden konu açılınca bakışlarındaki değişimi fark ettim. Benim anlamadığım kısım amirin Jimin'in annesini tanıması olmuştu. Jimin annesinden asla bahsetmezdi ki biz de bunu gayet anlayışla karşılardık ama tanınan biri olmasını beklemiyordum.

Amir Jimin'den cevap gelmeince belgeyi okumaya devam etti ve bu durumun canını sıktığı belli olan Yoongi konuştu.

"Görevinizi yapmaya özel hayatımızı irdelemek de dahil mi bari?"

Tanıştığımız günden beri ilk kez mantıklı bir şey söylediğinde Namjoon devam etti. "Hiç sanmıyorum. Olay kapsamının dışında sorular bunlar."

Seducing Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin