Kaos

110 94 82
                                    

"Haydar bey tüm gün burada sizi bekleyemem. Sokaklarda çıkan kaosu görüyorsunuz. Ülkenin her yerinde zombiler var. Askerler baş etmeye, onları durdurmaya çalışıyor ama her halükarda başarısız olacaklarını biliyorsunuz. Bu olanların tüm sorumlusu, kendini bilim adamı olarak gören 10 tane işe yaramaz adamın olduğunun da farkındasınızdır. Değil mi?"

"Kızımın senin elinde olduğunu nereden bileceğim? Sen de olsa bile ona zarar vermediğini yada vermeyeceğini nasıl anlayabilirim? Anlat bana."

"Kızın Ece emin ellerde. Onu kalabalık bir asker grubuyla koruyorum. Benden başka yerini kimse bilmiyor. Eğer konuşursan, bu olayları çözmemize yardımcı olursan söz veriyorum kızını sana sağ salim getireceğim."

"Her ne kadar sana güvenmesem de bu işi çözmenin bir yolunu biliyorum. Bunu sana anlatacağım çünkü zombileri tekrar yok etmek için politik bir güce ihtiyacım var."

"Politik bir güce sahip olduğumu nereden çıkarıyorsun?"

"Dışarıdan göründüğü kadar aptal biri değilim. Merak etme. Eğer iyi niyetli olursan herşeyi beraber halledebiliriz."

Avşar karşısındaki bunağa hiç güvenmiyor, üstüne üstlük kendisi kandırmasından korkuyordu. Yine de adamın söyleyeceklerini merak ediyordu. Hiç istifini bozmadan dinlemeye devam etti.

"Biz bu deneyi çok kısa bir sürede hazırladık. Herhangi bir plan yapmadan, körü körüne ölümsüzlük hayaline kapıldık. O ekipten hiç kimseyi tanımam etmem. Ama Hasan Tuğrul ile tanışıklığımız epey eskilere dayanır. Kendisi kardeşim yaşındadır ve o zamanlar onu öyle de görürdüm. Seneler önce bir gün yanıma geldi. Ben de o zamanlar buna benzer deneyler üzerinde çalışıyo..."

"Sözünü kesiyorum ama siz devlet bünyesinde mi bu deneyleri yapıyordunuz?"

"Hayır. Biz aslında gerçek birer bilim adamı değildik. Bazılarımız hem bu işlerle uğraşır hem de geçim derdiyle uğraşıp hayatını devam ettirmeye çalışırdı. Diyorum ya, çoğumuz tecrübesiz insanlardık. Neyse konumuza dönelim. Hasan ile anlaşıp bir deney yap..."

"Yanlış anlamadım değil mi? Daha önceden başka bir deney daha mı yaptınız?"

Haydar bu anlattıklarına dek sakin ve tepkisizdi ama aniden sorulan son soru oldukça canını sıkmışa benziyordu.

"Lütfen bir daha sözünü kesmeyiniz. Sorunuza gelecek olursak evet başka bir deney daha yaptık. Bundan 4 sene önce. O zamanlar tedbirliydik. Çünkü deneye çok fazla inancımız vardı ve elimizde çeşitli olanaklar vardı. Hasan ile beraber deney için gece vakti yaşlı bir fabrika bekçisini kaçırıp üstünde deneyler yaptık. Yaşlı adam kısa sürede öldü. Bu Hasan'ın suçuydu. Ona anlattığım bazı şeyleri harfi harfine eğer uygulasaydı şimdi belki de böyle olamayacaktı."

"Peki daha sonra ne oldu?"

"İki ay sonra yeni bir denek bulup tekrar başladık. Bu sefer onu dinlemeyip kendi ilaçlarımı yapmak istedim. Kabul etmedi. Risk istemediğini, zaten hali hazırda hazırladığımız ilaçların bu sefer yüzde 99 başarıya ulaşabileceğini söyledi. Ve bu ilaçları yeni deneğe uyguladık. Şaşırmıştık. Denek yaşıyordu. Özellikle yaşlı denekler seçiyorduk. Adam birkaç sene hiç olmadığı kadar sağlıklı yaşamıştı ama her ne tesadüfse bir gün trafik kazasıyla öldü. Ben her ne kadar temkinli davransam da, o bu sefer başarıya inanıyordu. Yaklaşık bir sene daha bu ilacın üzerinde çalışıp kendince ilacı mükemmel hale getirdi. Ben ise bu işten uzaklaşıp sakin bir yaşamı tercih ettim. İşte o gün, o deneyin yapıldığı gün orada bulunmak istedim. Hasan ile her ne kadar ilişkimizi kessek de bu deneyin sonuçlarını görmeliydim. Sonrası zaten malum."

SİRAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin