İhtimal

155 101 107
                                    

Zombiler hücredeki kan kokusunu bırakıp koridora yeni giren avlarına baktılar. Koridor baştan sona kan kokuyordu. Ağır aksak adımlarla koridorun başına yöneldiler. İki adam üzerlerine gelen zombilerden pek korkmuşa benzemiyorlardı. Oldukları yerde durup ateş ettiler. Her kurşun sesi zombilerin beyninde son buluyor, kısa süreli de olsa onları yere yığıyordu.

Deniz ve Mert girdikleri koridorun sonuna iyice yaklaşmışken aniden birinin telefon çaldı. Arayan Avşar'dı. Deniz telefonu eline alırken elleri heyecandan tir tir tiremeye başladı. Yine de derin bir nefes alarak telefonu açtı.

"Evet efendim, içerideyiz. Ama bir sorunumuz var."

"Bıktım artık sizin bu sorunlarınızdan! Alın gelin şu adamı. Şehir kaos hâlinde. Askeri güçler kısa sürede yok olacak. Buradan hemen çıkmalıyız. Ama Hasan Tuğrul olmadan bunu yapamayız."

"Efendim anlıyorum ama keşke şuan gördüklerimizi siz de görseydiniz. Şuan önümüzde Hasan Tuğrul'a ulaşmak için son bir koridor kaldı. Ama onda da ağzına kadar zombi var. En azından şuan güvendeyiz ama kapıyı açtığımız an buradan sağ çıkmamız imkansızlaşır. Çok fazlalar."

"Lan gerizekalı, şuan senin gördüklerinin onlarcasını hatta yüzlercesini görüyorum ben. Ama merak etme. Ben işimi sana bırakmadım. Araştırdım. Bu zombilerin bir zaafı var. Yanınızda, etrafınızda bir kedi var mı?"

"Nasıl? Anlamadım, ne kedisi?"

"Bak aptal adam şuan seninle oturup uzun uzun sohbet etmek isterdim ama bunun için zamanım yok. Sadece şunu bil. Bu deney yapılırken Hasan ile beraber içeride bulunan 10 bilim adamı vardı. Biz hepsinin öldüğünü sanıyorduk ama bir tanesi hayata tutunmuş. Onu bulduk. Pek konuşmuyor ama zombileri durdurmamız için kedilere ihtiyacımız olduğunu söyledi.Kedileri önlerine atıyorsun. Zombiler, kısa süreli de olsa, kedi etinden dolayı bir baygınlık geçiriyorlar. Nedenini biz de bilmiyoruz. Bu sadece Hasan'ı oradan çıkarmanız için gereken süreyi sağlayacak. Dikkat edin, kısa süre içinde tekrar dirilecekler."

Deniz hiçbir şey anlamamıştı. Bu anlatılanlar ona çok saçma gelmişti.

"Hadi bu imkansız hatta saçma bilgiye tamam diyelim. Peki biz kedileri şuan nereden bulacağız? Ayrıca cezaevinin girişinde bıraktığımız 10 adam, gelen güçlere karşı direniyorlar ama daha fazla dayanamazlar."

"Merak etme, ben onu da hallettim. 50 kişilik bir ekip daha şuan oraya intikal ediyor. Birazdan kediler de sana teslim edilmek üzere getirilecek."

Deniz suratına kapanan telefona bakarken kardeşinin suratında bir tebessüm belirmişti. İkiside dayanamayarak gülmeye hatta kahkaha atmaya başladı.

"Kedi diyor yahu!"

"Kaç kere dedim sana. Şu kadını dellendirme diye."

"Bir de diyor ki, etrafınızda kedi var mı?"

"Ahahahahaha, resmen rezillik."

"Neyse bekleyelim bakalım. Kedilerimiz bize ne zaman gelecek."

"Aradaki kapıyı kapatıyorum. Bekleyelim şurada. Sen de giriş kısmına göz kulak ol."

Gerçekten de kısa süre içerisinde hem askeri destek hem de kedi dolu kamyonet cezaevine giriş yapmıştı. Kamyonetten inen iki asker yanlarındaki birkaç kediyi serbest bırakıp giriş kısmındaki zombileri kısa süreli de olsa oyalamayı başarmıştı.

Olanları gören Deniz koşarak dışarıya çıktı. Kedi evinin reklamının bulunduğu kargo kamyoneti kapıda öylece bekliyordu. Kamyonetin yanındaki iki askerle beraber kedilerin içinde bulunduğu kutuları alarak hücreye koştular. Daha sonra aradaki kapıyı açan 4 adam kedileri etrafa zombilere doğru attılar. Koridoru tamamıyla doldurmuş zombiler, kedileri zor da olsa bir bir yakalıyor ve kısa sürede paramparça ediyorlardı. Koridordaki kediler bitince bu sefer zombiler onlara doğru yürüdüler. Ama bir dakika, hiçbiri bayılmamıştı. Hala üzerlerine doğru koşar adımlarla geliyorlardı. Birkaç saniye sonra 4 adam geri geri yürümeye başlamıştı. Zombiler üzerlerine geliyordu.

SİRAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin