Asker

110 96 84
                                    

Hava kararmak üzereyken kasasında kedi reklamının bulunduğu kamyonet, adeta zombilerin volta attığı cezaevinden kaçan iki kardeşi şehre doğru taşıyordu.

"Şimdi ne yapacağız abi?"

"Bilmiyorum. Orman yolundaki babadan kalma kulübeye gitmeye ne dersin? Ne de olsa başka sığınacak bir yerimiz yok."

"Kendimize şehirden bir ev bulsak ya? O dağ başında ne işimiz var?"

"Sen olanların tam olarak farkında değilsin sanırım. Cezaevindeki zombiler çoktan şehre girmişlerdir. Hem Avşar şehirdeki askerlere haber vermiştir. Şehre girmemiz bu açıdan çok tehlikeli."

"Deniz abi bari yiyecek birşeyler alsaydık? Hatta gece için birkaç battaniye falan?

"Derdin ne senin oğlum? Tutturdun şehir de şehir! Ne var bu şehirde? Yol üstü bir yerde dururuz. Ne kadar istersen zıkkımlanırsın."

Deniz son cümlesini kurarken kardeşi Mert'e oldukça sinirlenmiş, sesini elinden geldiğince yükseltmişti.

Amacı küçük kardeşi üzerinde otoritesini kurup hemen ormanlık alandaki kulübeye gitmekti ama kardeşinin ona söylemediği bir derdi var gibiydi. Deniz kullandığı kamyonetin hızını biraz azaltarak yan koltukta oturan kardeşine kısa bir bakış attı.

Belki farkında değildi ama küçük kardeşi Mert artık iyiden iyiye büyümüş genç bir delikanlı olmuştu. Hakikaten kardeşi kaç yaşında idi?
Anlık düşündü ama tahmin edemedi. 18 miydi? 19 mu?

"Kaç yaşındaydın lan sen?"

"Ne alaka şimdi?"

"Soruya soruyla cevap verme."

"20"

"Peki söyle bakalım. Acil olarak neden şehre gitmemiz gerekiyor? Dürüst ol. Sorun ne?"

"Kız arkadaşıma kaç gündür ulaşamıyorum abi."

"Şu Ece denen kız mı?"

"Evet."

"Kavga falan mı ettiniz?"

"Hayır. Aksine hiçbir şey olmadı. Aklıma cezaevindeki zombiler geliyor. Ya kontrol altına alınamadılarsa? Ya şehre saldırmışlarsa? Korkuyorum abi. Başına birşey gelmesinden korkuyorum. Bu hayatta senle beraber değer verdiğim tek insan o. Bulmalıyız onu. Yardım et bana."

"Tamamdır aslanım. Sen hiç merak etme. Zombilerden önce şehre girip Ece'yi bulacağız."

Mert, abisinin söz verip de sözünde durmadığını hiç hatırlamıyordu. Sanki Ece'yi bulmuşcasına rahatladı, içi huzurla doldu.

************************************

Gerçekten de gece yarısına doğru şehre yaklaşmayı başarmışlardı. Üstüne üstlük ne bir asker ne de bir zombiyle karşılaşmışlardı. Tek bir sorun var gibi gözüküyordu. O da şehrin içinden gelen uğultulardı.

Kamyonet ana yoldan sapıp şehre yaklaştıkça uzaktan uzağa silah sesleri duyulmaya başladı. Birkaç dakika sonra artık silah sesleriyle beraber bazı insanların çığlıkları da net bir şekilde duyuluyordu. Deniz şoför koltuğunda bu seslere kulak verirken bir yandan da yolda devrilen arabalara çarpmamaya özen gösteriyordu.

"Buralara ne olmuş öyle?"

"Mert tetikte ol. Zombiler şehre girmiş olmalı."

Yolu aydınlatan ışıklandırmalar bilinmeyen bir nedenle bozulduğu için etraf karanlık bir silüete bürünmüştü. Deniz daha net görebilmek için hemen aracın farlarını açtı. Kamyonet yoldaki diğer araçlara sürte sürte yavaşça yoluna devam ediyordu.

SİRAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin