iki: şömineyi yakmayan yabancı

472 73 8
                                    


Ormana yaklaştıkça ve karlar kalınlaştıkça Donghyuck geri dönmeyi daha fazla düşünmeye başladı. Ama şu saatten sonra dönemezdi artık. Üvey babasını ve onun kopyası beş çocuğunu görmek istemiyordu, babasının ölümü hakkında haz almadığı konuşmalara çekilmek istemiyordu.

Babasının, dere kenarındaki kulübesi gözükmeye başlamıştı. Dere aylardır buz tutmuş bir şekilde duruyordu, tüm kasaba gibi.

Bacağının acısını boşvererek daha da hızlı yürümeye başladı. Hem üşüyordu hem de çok yorgundu. Bir an önce kulübeye girip, şömineyi yakıp uyumak istiyordu.

Kulübenin kapısına geldiğinde, karların kapıyı açmak için temizlendiğini gördü. İçine sinen bir ürpertiyle baltasını havaya kaldırdı ve kulübenin kapısını gıcırdatarak açtı.

Hazırladığı samandan yatağın üstünde biri oturuyordu, bacaklarını kendine çekmişti, duvara yaslanıyordu. Gözleri kapalıydı ama çok da uyuyormuş gibi durmuyordu. Donghyuck baltasını indirmeden içeriye girdi ve etrafı inceledi.

Hiçbir şeyin yeri değişmemişti, yabancı şömineyi bile yakmakla uğraşmamıştı. Baltasını yere vurarak yüksek bir ses çıkardı ve yabancının gözleri açıldı.

buraya yaz gelmez | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin