on iki: sudaki yansıma

212 41 0
                                    


Donghyuck sudan içtikten sonra uykusunun geldiğini hissetmiş, çantasını sırtından çıkartıp dereden biraz uzakta bağdaş kurmuş dereyi izlemeye başlamıştı. Çantasından, sabah Mark'ın kazıdığı tahtayı ve küçük bıçağı çıkardı. Acaba Mark neyi kazımaya çalışmıştı, bir bilse onu tamamlayacaktı.

Elindeki tahtayı izlerken aniden gelen ışıltıyla yerinden sıçradı. Derenin üstünde şekiller oluşuyordu, sulanan gözlerini kısıp şekilleri görmeye çalıştı. Bu şekiller annesi ve babasıydı. Ama gençlik hâlleriydi. Annesinin saçları daha gürdü ve yüzü ışıldıyordu. Limandaydılar, Donghyuck gülümsemeye başladı. Annesinin gençliğini hiç görmemişti ve şu an çok şaşırmıştı. Annesi çok güzeldi. Dolan gözlerini silmek için kafasını eğdiğinde yere bıraktığı tahtayı gördü ve Mark'ın ne yapmak istediğini anladı.

Nereden bildiğini bilmiyordu ama Mark, annesinin gençliğini kazımaya çalışmıştı. Donghyuck bıçağı elinde çevire çevire tahtayı kazımakla uğraşırken güneş de tekrar doğmaya yakındı.

Mark geldikleri yönden sessizce, elinde bir battaniyeyle döndüğünde hava çoktan aydınlanmıştı. Donghyuck bıçağı kaldırıp, tamamladığı tahtayı da ceketinin iç cebine koymuştu, uyukluyordu. Mark gelip üstüne battaniyeyi örttü ve yanına oturdu. Donghyuck güldü ve mırıldanarak, uykulu bir sesle sordu.

"Burada hayvan yok mu? Ya uykumda saldırsalardı." Mark, Donghyuck'un yanına uzanıp kollarını başının arkasına koydu.

"Yok. Uyu sen." Donghyuck güldü ve battaniyeye daha da sarıldı.

"Uyandığımda Asgard'ı kurtaracağız." ardından daha fazla dayanamayıp uyudu.

buraya yaz gelmez | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin