Yarım saatin ardından beşi, Donghyuck'un rehberliğinde, donmuş şelaleye gelmişlerdi. Mark hiç beklemeden karların üzerine otururken diğerleri kollarını göğsünde birleştirmiş Donghyuck'u izliyorlardı.Babasının baltasıyla küçük bir sarkıntıya vurup yere düşüren Donghyuck, sonradan yerde ona vurarak onu parçalara ayırmaya çalışıyordu. Daha fazla uğraşmasını izlemeyi çekemeyen Jeno, şelalenin etrafına biraz bakındıktan sonra karı eşelemeye başladı ve tatmin görününce Donghyuck'u durdurup yanına çağırdı.
Kafasını uzatıp temizlediği yere bakan Donghyuck büyük bir taş gördü ve soran gözlerle Jeno'ya baktı.
"Bu ne?" Jeno sol kaşını dikip bir süre Donghyuck'a baktı ve aniden konuşmaya başladı.
"El baltası, çakmaktaşından. Eskiden yapılan kurban törenlerinde kullanılıyordu. Ama kenarlarına dikkat et, çok keskindir." Donghyuck taşı olduğu yerden çıkarmaya çalışırken konuşmaya devam etti.
"Sen nereden biliyorsun bunu?" Donghyuck'a taşı kaldırması için yardıma gelen Yukhei güldü ve yardım ederken cevapladı.
"O kurbanlar kime veriliyordu sence?" Donghyuck biraz duraklayıp Yukhei'nin yüzüne baktı ve sonra işine devam etti.
Taşı yerinden çıkardıktan sonra kendini iyice zorlayarak sarkıta keskin tarafıyla vurdu ve kırılan parçayı eline alıp baltayla üstünü deforme etmeye devam etti.
O sırada diğer dördü de karlara oturmuş, baltasıyla yüksek sesler çıkaran Donghyuck'u izliyordu.
Donghyuck sonunda baltasını elinden indirdiğinde, eğilerek taşı yere koydu ve gün ışığının geldiği yere sabitlemeye çalıştı.
Gülerek yüzünü çektiğinde Mark'a baktı ve taşın ucunu eliyle gösterdi.
"Görüyor musun? Yaklaş." Mark yavaşça kardan kalkıp gösterdiği yere baktığında yerdeki küçük gökkuşağını gördü.
"İyi de yerde bu." o sırada Youngho oturduğu yerden kalktı ve avucunu sıkarak buz parçasına doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buraya yaz gelmez | markhyuck
Fanfiction"adın neden vidar, ailen mitoloji mi seviyor?" ©fatenfive | markhyuck ―05.12.20 ―31.12.20 | fantastik & story | *Neil Gaiman | Odd ve Ayaz Devleri