Kitabıma hoş geldiniz tatlı insanlar ❤
Başlamadan önce kitabın kısa tanıtımını okuduğunuzdan emin olun👍🏻
İyi okumalaar 💕💖
...
Müdire Meleagros, büyük salonda toplanan öğrencilerin karşısına geçti. Giydiği kürkü düzeltti ve öğrencilerin susması için ellerini birbirine vurdu. Yüksek bir sesle
"Üç Kardeşler Beira, Frau ve Freya'yı saygıyla anıyoruz."
Dedi. Tüm öğrenciler aynı anda ellerini kalplerine götürdü ve müdirelerini tekrar etti.
"Üç Kardeşler Beira, Frau ve Freya'yı saygıyla anıyoruz."
Müdire elini boynundaki kardeşler kolyesine götürdü ve sıkıca kavradı.
"Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ulu Kardeşler ve Yandaşlarını anmak için Sonsuz Buzul'a gideceğiz. Bu yıl on altı yaşına girmiş olan herkes üç saat sonra çift kapının orada öğretmenleriyle buluşsun."
Briseis heyecanla yanında oturan Laios'u dürttü.
"Sonunda biz de gidebileceğiz!"
Laios ve Briseis heyecanla birbirlerine sarılırken öğretmenleri Profesör Romulus ikisinin arasına girip onları ayırdı. İkisi de başlarını yere eğip yemeklerine dönerken Profesör Romulus'da yerine oturdu.
Buzulun Çocukları yetimhanesinde kız ve erkek arası dostluk çok iyi karşılanan bir şey değildi. Hatta bu durum tüm Niglacya'da böyleydi. İyi anlaşan kız ve erkekler hep yanlış anlaşılır ve baskı altında kalırlardı. Bu yüzden de Laios ve Briseis çok yakın olsalar da bunu fazla belli edemezlerdi.
Briseis hızla yemeğini yiyip Laios'a baktığında onun çoktan yemeğini bitirip onu beklediğini gördü. Briseis ayağa kalkarak, Müdire Meleagros'u selamladı ve büyük salondan çıktı. Kapıdan çıktıktan sonra Laios'u beklemek için duvara yaslandı.
"Hey Bücür, sonunda sen de anmaya geliyorsun demek."
Briseis bu sesin sahibini çok iyi tanıyordu. Zaten burada bu kadar kalın sesli başka birisi yoktu. Genelde herkesin sesi inceydi.
"Stendor, bücürle uğraşmayı bıraksana. Bak ne kadar da heyecanlı, bırak heyecanını yaşasın."
Stendor'un her daim yanında gezen Anios ne kadar Briseis'e bücür dese de genelde Stendor'un ona bulaşmasını engellerdi. Briseis bunu neden yaptığını hiç anlamasa da bunun için minnettardı. Briseis ikisine de cevap vermemek için başını başka bir tarafa çevirdiğinde Stendor sinirle üstüne yürüdü.
"Demek beni dinlemiyorsun bücür!"
Stendor, biraz daha Briseis'e yaklaşmıştı ki gelen sesle durdu.
"Onu rahat bırak!"
Stendor kahkaha atarak arkasına döndüğünde ondan kat kat daha zayıf ve biraz da kısa olan çocuğa baktı.
"Laios, abilerine karşı gelme gücünü nerden buluyorsun sen? Ah yoksa bu kız sevgilin miydi?"
Laios, beklemediği anda Stendor'un üstüne atladığında Briseis korkuyla geri çekildi. Anios ise ne olduğunu bile anlayamamış gibiydi. Buzulun Çocuklarında her yetime yakın dövüş ve istedikleri silahın dersleri verilirdi. Bu yüzden bu kavga amatör bir kavga olmaktan çok uzaktı. Ancak Stendor onlardan iki yıl öndeydi ve daha çok dövüş taktiği biliyordu. Laios kanlar içinde yere yığılırken Briseis araya girdi ve sinirle Stendor'u itti. Stendor ondan beklemediği bu güç karşısında afallamış gibi gözüktü ve daha da sinirlenerek Briseis'in de üstüne atıldı. Böylece araya Anios da girmiş oldu. Briseis kısa süre içinde yere yığılırken birilerinin yemeklerini bitirip bu koridordan geçmeleri için Beira'ya yalvarmaya başladı. Ulu Kardeşler bana yardım edin... Briseis, üstüne çıkmış onu yumruklayan Stendor'u tüm gücüyle itmeye çalışırken avazı çıktığı kadar bağırdı. Briseis bir an için avcunun soğuktan yandığını hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR (Devam Edecek)
FantasyNiglacya'da doğan her çocuk Üç Kardeşler efsanesini bilirdi. Her zaman Üç Kardeşler saygıyla anılır ve onların tüm güzellikleri Niglacyalılara bahşettiği düşünülürdü. Briseis de bu efsanelerle büyüyen bir kızdı. Buzulun Çocukları yetimhanesinde büyü...